GÜNDEM Haber Girişi : 05 Ekim 2017 12:08

Eğitim-sen’den 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü açıklaması

Eğitim-sen’den 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü açıklaması
Nusaybin Eğitim –sen temsilciliği, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle bir açıklama yayımladı.
Nusaybin Eğitim –sen temsilciliği, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle bir açıklama yayımladı.
Eğitim-sen ilçe temsilciliği tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle:
"5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü Haklarımıza ve Geleceğimize Yönelik Saldırılarla Karşılıyoruz!
5 Ekim, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO ve ILO tarafından 1994 yılında Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan edilmiştir. 1994’ten bu yana her yıl 5 Ekim tarihi yüzden fazla ülkede “Dünya Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır. Eğitim Sen, yıllardır 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü üyesi olduğu Eğitim Enternasyonali’ne üye ülkelerle eş zamanlı olarak kutlamaktadır.
Türkiye’nin öğretmenleri 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, soruşturma ve sürgünlerin gölgesinde, işsizlik tehdidiyle ve sözleşmeli/güvencesiz istihdam uygulamaları ile karşılamaktadır.
Eğitim emekçilerinin örgütlü mücadelesi iktidarın hedefindedir!
Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakarca görev yapan öğretmenlerin önemli bir bölümü Dünya Öğretmenler Günü’nü darbe girişimi sonrası yaşanan hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, tutuklama, soruşturma ve sürgün gibi anti demokratik uygulamalar ile karşılamaktadır. Bugüne kadar OHAL KHK’leri ile 34 bin öğretmen kamu görevinden hukuksuz bir şekilde, kendilerine savunma hakkı bile tanınmadan siyasi ve idari tasarruflarla ihraç edilmiştir. 
12 Eylül darbesi sonrasındaki süreç dahil, geçmişte yaşanmış darbe dönemlerinde bu kadar yoğun ve kapsamlı öğretmen kıyımı yaşanmamıştır. 12 Eylül darbecileri 3700 öğretmeni ihraç ederken,15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraç edilen öğretmen sayıyı 33 bin 965’tir. Kamuda ve eğitimde yaşanan ihraçlar, açığa alma uygulamaları ve sürgünler nedeniyle 1 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkı Hükümet-MEB işbirliği ile fiilen engellenmiştir.
Türkiye’de on binlerce eğitim emekçisi sadece sendikalı olduğu ve sendikalarının aldığı eylem kararlarına katılarak demokratik haklarını kullandığı için cezalandırılmak ve sindirilmek istenmiş, sendikal faaliyetleri yasa dışı bir şekilde şuç kapsamına alınmaya çalışılmış ve MEB’in zorlaması ile 20 bine yakın Eğitim Sen üyesi cezai yaptırımlarla karşı karşıya bırakılmıştır.
Öğretmenlik Mesleği İtibarsızlaştırılmış, Meslek Onurumuz Zedelenmiştir
AKP 2002 seçim bildirgesinde “Öğretmenlik mesleğinin toplumda hak ettiği itibarı yakalayabilmesi için öğretmenlerin nitelikleri artırılacak, buna paralel olarak özlük hakları ve çalışma şartları iyileştirilecektir” ifadesi yer almasına karşın, 15 yıllık AKP iktidarında öğretmenlik mesleğinin bırakalım toplumda hak ettiği itibarı yakalamasını, öğretmenler tarihin hiçbir döneminde AKP iktidarı döneminde olduğu kadar hakarete maruz kalmamış, öğretmenlik mesleği tarihte hiç bu kadar büyük bir itibar kaybına uğramamıştır. Göreve gelen her bakan fırsat buldukça öğretmenlerin az çalıştığı, uzun tatil yaptığını iddia etmiş, her fırsatta öğretmenlik mesleğini “itibarsızlaştıran” ifadeler kullanmıştır.
Öğretmenler Türkiye’nin en ücra köşelerinde, her türlü olumsuz koşullarla mücadele ederek, görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Yaşamın olduğu her yerde eğitim emekçilerini görmek mümkün. Öğretmenlerin yıllar boyunca büyük fedakarlıklara katlanarak çalışırken yaşadığı zorluklar ortadayken, çalışma ve yaşam koşulları ve mesleki saygınlıklarının giderek kötüleşmesi dikkat çekicidir. Geçtiğimiz yıllar içinde öğretmenlerin ekonomik ve sosyal sorunlarına ek olarak, mesleki saygınlıklarında ciddi gerilemeler yaşanmıştır.
MEB, eğitime yönelik politika ve uygulamalardaki başarısızlığını sorgulamak yerine, her fırsatta sistem değişikliğine giderek sadece öğrencileri değil, öğretmenleri de mağdur etmektedir.
PISA sonuçlarından da anlaşıldığı gibi, eğitim sisteminde yaşanan sorunların ve eğitimin niteliğinde yaşanan bozulmanın sorumlusu öğretmenler değil, yıllardır laik, bilimsel eğitim karşıtı politikaları hayata geçirmekte ısrar eden Milli Eğitim Bakanlığı’dır.
Sorunlarımız Giderek Artmaktadır
• Türkiye’de çalışan öğretmenler, OECD ülkeleri içinde en çok çalışan, en düşük maaş alan öğretmenler arasındadır.
• Öğretmenlerin yüzde 80’i geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılmış, üçte ikisi borçlanarak hayatını sürdürmek zorunda kalmıştır.
• Öğretmenler, sık sık değişen eğitim politikaları nedeniyle siyasi iktidarın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın elinde adeta oyuncak haline getirilmiştir.
• Öğretmen açıkları sorununa kalıcı çözümler üretilmeyerek 438 bin işsiz öğretmenin ataması yapılmamış, bugüne kadar 45 işsiz öğretmen resmen intihara sürüklenmiştir.
• Eğitimde benimsenen esnek çalışma uygulamaları ile aynı işi yapan farklı statülerde öğretmen istihdamını gündeme gelmiş, kariyer basamakları ve performans değerlendirme uygulamaları eğitim emekçilerini birbirine rakip haline getirmiştir.
• Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmaması nedeniyle öğretmenler öğrencilerden çeşitli adlar altında para toplamaya zorlanan birer “tahsildar” durumuna düşürülmüştür.
• Öğretmenlerin büyük bölümünde angarya çalışma ve iş yükü artışına paralel olarak meslek hastalıklarında artış yaşanmakta, özellikle 4+4+4 sonrasında yeni sorumluluklar yüklenerek angarya çalışmaya zorlanmaktadır.
• Demokratik haklarını kullandıkları ve sendikal çalışmalara katıldıkları için her yıl çok sayıda öğretmen soruşturma geçirmekte, sürgün ve cezalarla karşı karşıya kalmaktadır. Her fırsatta Eğitim Sen üyelerine soruşturma açılmakta, üyelerimiz hakkında sürgün, maaştan kesim cezaları hatta memuriyetten çıkarma cezaları verilmekte, bu tür keyfi cezaların tamamına yakını yargıdan dönmektedir.
• Hizmetli ve memurların yaşadığı ekonomik ve özlük sorunlar da yıllardır görmezden gelinmekte, tıpkı öğretmenler gibi hizmetli ve memurlar da sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesini talep etmektedir.
Eğitim Sen olarak taleplerimiz;
• Siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı, dünyanın her yerinde olduğu gibi öğretmenler günü olarak Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim tarihini esas alınmalı, öğretmenlere hak ettiği değer verilmelidir.
• Dünya öğretmenleri açısından bir toplusözleşme niteliğinde olan ve Türkiye’nin de imzaladığı “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı” eksiksiz olarak hayata geçirilmelidir.
• OHAL kaldırılmalı, KHK’ler iptal edilmeli ile gerçekleştirilen hukuksuz ihraçlar iptal edilmeli, hukuksuz bir şekilde ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilmelidir.
• Başta insanca yaşayacak ücret talebimiz olmak üzere, eğitim emekçilerinin bugüne kadar yaşadığı ekonomik mağduriyetler giderilmeli, son 15 yıl içinde satın alım gücümüzdeki azalmayı telafi eden adaletli bir ücret artışı sağlanmalıdır.
• Çalışırken alınan ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, vergi dilimi uygulaması sabitlenerek ücretlerde yaşanan erimenin önüne geçilmelidir. Ek ders ücretleri günün şartlarına uygun bir şekilde yeniden düzenlenmeli ve en az iki kat arttırılmalıdır.
• Eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere yapılan eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, her dönem başında olmak üzere yılda iki kez olmalı ve bütün eğitim ve bilim emekçilerinin yararlanması sağlanmalıdır.
Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, bizler için klasik anlamda ‘’kutlanan’’ bir gün olmaktan çok, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin uluslar arası alanda birlik, dayanışma ve mücadelesinin simgesi olan özel bir gün olma özelliğini sürdürmektedir. Tüm eğitim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü kutlu olsun."