EĞİTİM Haber Girişi : 09 Haziran 2020 20:42

Nusaybin'de bir köy okulunda sıra dışı bir öğretmen

Nusaybin'de bir köy okulunda sıra dışı bir öğretmen
Nusaybin'de fedakar bir öğretmen internet ve telefonu olmayan elektriği ise sık sık kesilen köye gidip öğrencilerine sıra dışı bir uygulamayla ders veriyor.

Nusaybin'de fedakar bir öğretmen internet ve telefonu olmayan elektriği ise sık sık kesilen köye gidip öğrencilerine sıra dışı bir uygulamayla ders veriyor.

 

Tarihi kalesi ve mimari yapısının benzerliği ile minyatör Mardin olarak tanınan ve Mardin’e 90 kilometre uzaklıkta bulunan Nusaybin ilçesine bağlı Kalecik Köyünde görev yapan öğretmen Sinan Alp, elektrik ve internet olmayan Kalecik köyündeki öğrencilerine pandemi sürecinde askıda ödev uygulaması ile eğitim veriyor.

 

HAYALLERİNİ HAYAT GEÇİRDİ

Dört yıldan beri görev yaptığı köyde okulun çehresini değiştiren Sinan Öğretmen, köy öğretmenliği için kurduğu hayallerini bir bir gerçekleştiriyor. Pandemi sürecinden önce okulda sıra dışı birçok uygulamaya imza atan Sinan öğretmen, okulda öğrencilerle Survivor gibi yarışmalardan şiir dinletisi vermeye, sınıfta kurduğu ahşap ve seramik atölyesinden öğrencilere üretimi özendirmek için yaptığı el yapımı kitap okuma lambalarına, askıda icat ve mucitler projesinden, atasözü ve deyimler kesesine; “oh be söyledim” kabağından, çiçekli soba bacasına, İngilizce kelimeler bohçasından müzik ve besin köşesine kadar öğrencileri ile birlikte bir çok etkinlik yaptı.

4 YILDA HEM OKULU, HEM ÖĞRENCİLERİ, HEM DE VELİLERİ DÖNÜŞTÜRDÜ

Öğrenciler ile okul sobasında köfte, çorba başta olmak üzere yemek yapmaktan, müzik köşesi sayesinde konser vermeye, köy meydanında kadınlar ve engelliler gününü gibi özel günleri programla kutlamaktan, kadın veliler ile sınıfta kahvaltı programlarına, köylülerle okul boyamaktan erkek velilerle okulda masal anlatma buluşmalarına kadar birçok yeniliğe imza atan Sinan öğretmen dört yıllık serüvenini şu şekilde anlattı:

“Okula ilk başladığımda okul gerçekten fiziksel olarak çok kötüydü. Yıkık dökük olan sınıfımı biraz temizleyip çocuklarımla tanıştım. İdealist öğretmenim ya kırık tahtanın üstüne bir söz yazdım; onlar okuyacak ve ilk ısınmayı sağlayacaktım. Yazdım, döndüm sınıfa; maalesef ki okuyan öğrenci olmadı. Öğrenciler 4. Sınıfa gidiyordu ama daha harfleri zar zor bir araya getiriyorlardı. O an yıkıldım, ne yapacağımı şaşırdım. Bir yerden başlamak gerek diyerek işe koyuldum. Sıkı bir uğraş sonunda önce okulun kaba onarımını yapmaya başladık. Sınıfımız artık temizlenmişti. İlçeden beyaz tahta, yeni masa, sıralar getirdim. En temelden başladık. Bazen akşama kadar okulda kalıp otostopla ilçeye dönmek zorunda kaldım ama çocuklarım iki ay gibi bir sürede toparladı. Daha çok ilgi çeksin diye sınıfta sürekli yeni düzenlemeler yaptım. Girişimlerim, emeklerim cevap veriyor; insanlar destek olmak istiyordu. İkinci senenin sonunda okulumuz bambaşka bir havaya büründü. Bu arada sürekli velilerle uğraşıyordum. Bazen kızsalar da öğrencilerime olan ilgime, sevgime kayıtsız kalamadılar. Annelerle kahvaltı, babalarla mangal tarzı etkinlikler, doğum günü kutlamaları, Yaşlılar Haftası’nda köyün tüm yaşlılarını ziyaret gibi etkinliklerim arttıkça velilerimle bir aile gibi olduk. Şiirlerle, türkülerle, oyunlarla, müzikle ve en önemlisi velilerle eğitimimizi devam ettiriyoruz. Çocuklarım artık hayal kurmaya başladı. Yüksek rakımlı bir yerde yaşadıkları için yarısından fazlası pilot olmak istiyor.”

 

PES ETMEDİ

Pandemi sürecinin başlaması ile “İnternet ve elektriği olmayan köyde öğretmensen ve köyün tek öğretmeniysen pes etme şansın yoktur."diyen Alp, “Virüsün başka ülkelere yayıldığını, Çin’in çok zorlandığını ve bilim insanlarının endişeli konuşmalarını dinledikçe işin ciddiyetini anladım. Çoğu ülkede sokağa çıkma kısıtlamalarının başladığını, okulların tatil edildiğini görünce gardımı almam gerektiğini hissettim. Henüz ülkemizde vaka yoktu ama jeopolitik açıdan konumumuzu düşününce virüsün bize de gelmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüp hemen bir veli toplantısı düzenledim ve velilerimi bilgilendirdim. Köyün tek öğretmeniydim ve bir şey yapmalıydım. Çocuklarımı, eğitim konusunda dört yıldır yürüttüğümüz güzel iş birliğiyle, iyi geliştirdiğimin bilincindeydim. Lâkin ülkemizde daha çok test odaklı bir eğitim-öğretim olduğu için akademik olarak da geride kalmamak gerekliydi. Çocuklara işin ciddiyetini çeşitli oyun ve etkinliklerle anlattım. Olası uzun bir tatil durumunda çocukların akademik olarak eksik kalmamaları için dersleri biraz hızlı işleyip olabildiğince tüm konuları bitirmemiz gerektiğini anlattım. Çocuklarım bu durumu, beni şaşırtan bir şekilde, güzel bir olgunlukla karşıladılar. Biz, resmî açıklama olana kadar eğitim-öğretime devam etme kararı aldık ve nihayet tek öğretmenli, dört sınıfın bir arada olduğu bir köy okulu olmamıza rağmen konularımızın büyük bir bölümünü bitirdik. ”dedi.

VİRÜS AVCILARI İLE SELAMLAMA ŞEKLİNİ BİLE DEĞİŞTİRDİ

Virüsün dünyada yayılma sürecinde öğrencilerini sürekli bilgilendirdiğini hatta selamlaşma şekillerini bile değiştirdiklerini anlatan Alp, “Süreçle birlikte önce virüs avcıları adı ile bir oyun kurgusu yaparak, eldiven, maske ve bonelerimizle sınıfımızı, halılarımızı, minderlerimizi ve okulumuzu baştan aşağı yıkarak dezenfekte ettik. Bu oyunu evde de aileleriyle oynamalarını istedim. Anneler, babalar, tüm köy halkı kendi evinde birer virüs avcısı olmuşlardı. Bu süreç içerisinde çocuklara ellerini her zaman yaptıkları gibi ama daha sık yıkamalarını, kimseyle sarılmamalarını, tokalaşmamalarını ve sosyal mesafeyi korumamız gerektiğini anlatmaya devam ettim ama sadece anlatmak çocuklara yetmiyordu. Başka şeyler yapmamız gerekliydi. Çocuklar her sabah okula geldiğinde ve okuldan çıktığında sarılmak istiyordu çünkü bu bizim rutinimizdir. İşe buradan başlayarak çoğunun sıkı takipçisi olduğunu bildiğim güncel bir televizyon dizisinden ilham alarak “Çocuklar, artık dokunmadan vefa selamı ile sarılacağız”dedim. Karşı karşıya geçtik. Sırayla göz teması kurup önce ayaklarımızı tokuşturduk sonra karşılıklı olarak kendi omuzlarımızı ovalamaya başladık. Buna da vefa yöntemi dedik. Sanırım Türkiye’de bunu uygulayan ilk kişilerdik. Çocuklar zamanla kendi aralarında ve aileleri ile de bu şekilde sarılmaya başladı. Bunlar tedbirlerimizin ilk adımlarıydı.”diye konuştu.

 

ÖĞRENCİLERİNE İNTERNET VE TELEFON ÜZERİNDEN ULAŞAMAYINCA UZAKTAN ÖDEV SİSTEMİNİ GELİŞTİRDİ

Okulların tatil edilmesinden bir hafta sonra uzaktan eğitim kararı ile birlikte ilk olarak velileri içine aldığı bir whatsapp grubu kurduğunu hatırlatan Alp, buradan gönderdiği mesajların kimseye ulaşmadığını fark ettiğinde köyde internetin çekmediğini hatırladığının ve bunun yerine SMS göndermeye başladığını belirterek konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Tüm velilerimin bulunduğu bir WhatsApp grubu kurdum. Oradan ödevlendirme yapacak ve çocukların durumlarını öğrenecektim. İlk mesajımı attım: “Değerli velilerim, bu kötü süreçte çocukların durumlarını buradan soracağım sizlere ve ödevlendirmelerini buradan yapacağım. Lütfen çocuklarımızı bu süreçte olabildiğince güldürelim. Hepiniz benim için çok değerlisiniz. İyi akşamlar dilerim.” İki gün geçti mesajımı gören sadece iki üç velim oldu. Onlar da işleri gereği köy dışına çıkan velilerimdi. Köyde internetin çekmediğini, çok nadiren tarlaya inerken veya köyün dışındaki bazı noktalara gidince çok az çektiğini söylediler. Okulda da hiç çekmediği için şaşırmadım ama o hengâmede düşünememiştim. SMS atmaya başladım tek tek, o da çok az kişiye iletildi. Çünkü köyde telefon şebekesi de çok kısıtlı. Elim kolum bağlanmıştı, kafamdaki binlerce olumsuz düşünceyle uğraşıyordum. Ulaştığım bir velimden rica ederek herkesin televizyonunda EBA TV frekanslarını ayarlamasını söyledim. Sonunda herkes bir şekilde takip edebilecekti dersleri. Ne yazık ki sürecin çok uzayacağının bilincinde olduğum için sürekli iletişim halinde olmam gerekiyordu. Çünkü TV’den izledikten sonra pekiştirmek için kendilerinin de çalışması lazımdı. Her gün diğer öğrenciler sosyal medyada EBA üzerinden, zoom gibi programlar üzerinden canlı ders anlatımları yaptığını görüyor ve ben yapamadığım için kahroluyordum. Benim çocuklarım niye devam edemiyor, diye içim içimi yiyordu. Bu huzursuzluk evde aileme agresif davranacak boyuta bile varmaya başlamıştı. Köyümde telefon ve internet çekmiyor. Çocuklarımın EBA’ya erişimi imkânsızdı ve ben ne kadar uğraşsam da EBA’dan sınıfta kalmıştım. Bunun bir yolunu bulmalıydım. Kendi kendime “Evet, sen bu köyün öğretmeniysen ve tek öğretmensen pes etme şansın yok; çocuklara verdiğin sözleri hatırla!” dedim. Hemen bilgisayar başına geçtim ve çocuklar EBA TV’de günlük ne işliyorsa sınıfta kullandığım dille onlara etkinlik hazırlamaya başladım.”

ÖĞRETMENİN ARABASINI GÖREN OKULA KOŞUYOR

İkamet ettiği Nusaybin ilçesinden köye gelerek öğrencilere hazırladığı etkinlikleri öğrencilere nasıl ulaştırdığını anlatan Sinan Öğretmen, “Etkinlik çalışmalarını bitirdim ve okula gittim. Her gün için planlanmış etkinliklerle aile katılımlı etkinlikleri çoğalttım. Poşet dosyaya koyup okul penceresine yerleştirdim. Köydeki evleri tek tek dolaşıp öğrencilerime ve velilerine askıda ödev uygulamamızı anlattım. Artık köyün girişinde arabamı gören öğrencilerim okula gelmeye başlamışlardı. Selamlaşma yöntemimizi unutmamışlardı. Yine bu yöntemle sarılıyorduk. Onlara “Artık ‘Askıda Etkinlik ve Ödev’ projemiz var, arabayı her gördüğünüzde, gelip pencereden alabilirsiniz” dedim. Ertesi hafta gittiğimde öğrencileri şaşırtmak için etkinliklerini rulo şeklinde paketledim. Ruloların içine silgi, kalem, kalemtıraş, renkli kâğıt ve çikolata koydum. Güzelce jüt iple bağladım ve pencereye yerleştirdim. Bazen de köyde kapı kapı gezip vermeye başladım etkinlikleri. Kapıda muhabbet de ederek psikososyal destek vermek istedim. Çocuklar ve velilerin gözlerinden “bu kadar da olmaz bakışları”nı yüreğimin tam ortasında hissettim. Kâh güldük kâh gözlerimiz doldu ama çocuklara güçlü olduğumuzu hissettirmeyi başardık. Bu günde çocuklarıma ödevlerinin yanında oyuncak ve çikolata getirdim.”

 

AKŞAM SAATLERİNDE VELİLERLE BİRLİKTE OKULU BOYADI ÇATIYI ONARDI BAHÇE DUVARINI ÖRDÜ

Pandemi sürecini fırsat bilerek okulu baştan aşağı elden geçirdiğini, veliler gündüz çalıştığı için de akşam saatlerinde hayırsever işadamı Zafer Tutaşı’dan temin ettikleri boya ile binanın dış duvarlarını velilerle birlikte boyadığını, çatısını onardıklarını aktaran Alp, her ektikleri ağacı yiyen hayvanların önüne geçmek için de bahçe duvarı yaptıklarını ifade etti.

 

MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ OKULU ZİYARET EDEREK TEBRİK ETTİ

Öğretmenin yaptığı çalışmaları takdir eden İlçe Milli Eğitim Müdürü Ümit Çetin de köy okulunu ziyaret ederek Sinan Öğretmeni tebrik etti. Sinan Öğretmenin köy okulundaki öğrencilerine ulaşma gayreti ve azminin takdire şayan bir uygulama olduğunu belirten Çetin, “Güzel ve anlamlı çalışmalarından dolayı seni tebrik ediyorum. Okulun son hali de muhteşem olmuş. Bu kriz dönemini fırsata çevirip çok güzel uygulamalara imza attın. Emeğinize ellerinize sağlık. Milli eğitim olarak her zaman senin gibi çalışkan öğretmenlerimizin yanınızdayız.”dedi.

Çetin, Sinan öğretmenin köyde LYS ve LGS sınavına hazırlanan öğrenciler için boş sınıfı kütüphaneye çevirme talebini de hemen yerine getireceklerini ifade etti. / Nezir Güneş - MardinLife