GÜNDEM Haber Girişi : 23 Nisan 2010 10:06

Cezaevindeki çocuklar için Nusaybin'de açıklama

Cezaevindeki çocuklar için Nusaybin'de açıklama
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Mardinin Nusaybin ilçesinde yapılan kutlamalar sonrasında Kesk Bileşenleri ve Belediye iş temsilciliği basın açıklaması yaptı
Arif Altunkaynak - Abdullatif Altunkaynak
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Mardin’in Nusaybin ilçesinde yapılan kutlamalar sonrasında Kesk Bileşenleri ve Belediye iş temsilciliği ortak basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklamasını yapan Nusaybin Eğitim sen Baş temsilcisi Necdet Aslan, Bugün Türkiye’de binlerce çocuğu ve ailelerini doğrudan etkileyen bir sorunun olduğunu, bunun adının da Terörle Mücadele kanunu Mağdur çocuklar sorunu olduğunu söyledi.
 Barış Parkında yapılan açıklamaya, Kesk Bileşenleri ve Belediye iş temsilciliği üyeleri yanı sıra Belediye Başkan vekili Mehmet Keyik, Esnaf ve Sanatkarlar odası başkanı Abdulgani Bilge, Kuyumcular ve Sarraflar Derneği başkanı Takyeddin Aktaş, Kent Konseyi Genel sekreteri Raif Yaman, BDP ilçe Başkanı Süleyman Çiftçi, Kurdi-der Başkanı Abdullah Alper ve vatandaşlar katıldı.
 Grup adına basın açıklamasını yapan Eğitim-sen Baş temsilcisi Necdet Aslan; “Bu yıl, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 90. yılı kutlanıyor. Türkiye, dünyanın tek çocuk bayramını kutlamakla övünedursun, dünyada ve Türkiye’de çocukların yaşadığı sorunlar, karşı karşıya kaldığı tehlikeler her geçen gün artmaktadır” dedi.
Türkiye’de 1991 yılında çıkan Terörle Mücadele Kanunu (TMK) nedeniyle, bugün binlerce çocuğun yetişkin gibi göz altına alındığını, sorgulandığını, hapse atıldığını ve 30 yılı aşkın cezalar aldığını belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü;
“12-18 yaş arası bu çocuklar pedagojik destek alamıyor, öğrenimlerine devam edemiyor. Duruşmalara elleri kelepçeli götürülüp getiriliyor.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 19 sene önce imzaladı. Ama yeni TMK’yle bunu yok sayıyor. Üstelik bu durum Anayasa’nın 90.maddesi’ne göre de suç.
 Tüm dünyadaki gibi “suçlu çocuk yoktur”, “suça itilen çocuk vardır” tanımını kabul eden ve “ceza”nın çocuğa uygulanacak en son yaptırım olduğunu öngören Çocuk Koruma Kanunu da Türkiye’de mevcut. Ama yeni TMK, bu kanunu da yok sayıyor ve 12-18 yaş arası çocuklara çocuk değilmiş gibi işlem ve muamele yapıyor. Hele 15-18 yaş arası çocukların durumu daha da vahim.
 Ebeveynlerinin ırkları, dinleri, milliyetleri, sınıfları, ideolojileri ne olursa olsun; kendi cinsiyetleri ne olursa olsun, çocuklar sadece Çocuk’tur.
 Yeryüzündeki tüm çocukların çocuk gibi yaşamak, çocuk gibi muamele görmek haklarıdır. Hakları olmalıdır!
 Bu sorunun çözümü şu basit gerçeğin, herkes tarafından kabul edilmesinden geçmektedir: Çocuk, nerede yaşıyor ve kimin çocuğu olursa olsun çocuktur; Doğu’da da çocuktur, Batı’da da çocuktur. Bu yüzden de, çocuk gibi yaşamak, çocuk gibi muamele görmek hakkıdır!
Ayrıca çocuk psikolojisi ve çocuk eğitimi açısından, bir çocuk herhangi bir suç işlediğinde, verilecek cezanın niteliği çok önemlidir. Ceza vermekteki amaç, o çocuktan intikam almak olmamalıdır. Amaç, istenilmeyen davranışın tekrarlanmamasını sağlamak ve başka bir suç davranışına da sebebiyet vermemektir. Oysa TMK Mağduru Çocuklara yönelik uygulama, iki senedir binlerce çocuğun normal koşullardaki yaşamını ve eğitimini engelleyerek, sayısız travmanın etkisi altında, devleti ve toplumu düşman olarak algılamalarına yol açmaktadır.
Çocuk, insanların kötü ve dünyanın tehlikeli bir yer olduğuna inanarak yaşama sevincini kaybedecek; bir yandan depresyon ve kaygı sorunları yaşarken, bir yandan da öfke tepkileri ve dürtü kontrolünde sorunlarla karşılaşacaktır.
 Çocukları korumak, siyasi tercihlere göre görüş ayrılığına düşeceğimiz bir sorun olmamalı. Bağlantılı olarak, çocukları korumak hukuki bakış açılarına göre farklı farklı ele alabileceğimiz bir sorun da değildir. Bu nedenle çocukları korumak birilerinin sahip çıkacağı birilerinin karşı duracağı bir konu olamaz. Çocuklarımızı korumak hepimizin, tüm yetişkinlerin ortak konusudur, ortak sorumluluğudur..
 Çocuk gibi yaşamak ve çocuk gibi muamele görmek yeryüzündeki tüm çocukların hakkıdır,  hakkı olmalıdır! Ve herkesin çocuklar için yapabileceği bir şey vardır.
 Bugünkü Türkiye tablosunun çocuklarımıza vaat ettiği gelecek tehlikeli ve kaygı vericidir. Siyasi iktidarlar çocuklarımıza, sosyal devletin tümüyle ortadan kalktığı, eğitimin, sağlığın özelleştirildiği, toplumun büyük çoğunluğunun açlık sınırının altında yaşadığı bir gelecek vaat etmektedir. Bugünün Türkiye’sinin yaşadığı sorunları çözme yönünde adım atılmadan çocuklarımıza aydınlık ve güvenli bir gelecek bırakmamız mümkün değildir.
 Türkiye, dünyada çocuklara bayram hediye eden tek ülke olmakla övünebilir. Ancak çocukların yaşadıkları sorunlara çözüm üretmeden, onlara sağlıklı bir gelecek hazırlamak için gerekli olan somut adımları atmadan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın gerçek bir bayram olarak kutlanabilmesi mümkün değildir.
 Tüm çocukların eğitim ve sağlık hakkından eşit koşullarda yararlandığı, çocukluğunu çocukken yaşadığı; barış, kardeşlik ve dayanışma duygularıyla güvenli bir ortamda yetişip, gelecek kaygısı duymayacağı bir ortam yaratıldığında 23 Nisan gerçek anlamına uygun olarak kutlanabilecektir.
 Sonuç olarak; Terörle Mücadele Kanunu'nun çocuklar için ilgili maddelerinin, on sekiz yaş altı çocuklar için değiştirilmesini ve Uluslararası Çocuk Hakları'na ve Çocukları Koruma Hukuku'na uygun hale getirilmesini talep ediyoruz.
 Bir ülkenin geleceği çocuklarıdır, çocuklarımıza sahip çıkalım”.
 Basın açıklaması sonrası grup sessiz bir şekilde dağıldı. / Nusaybinim.com