Dolar ve Altın Yükselişe devam edecek mi?

Hiç kuşkusuz bu ara ülkemizde en çok ilgi çeken konuların başında döviz kurları ve altın fiyatlarına ilişkin söylemler yer almaktadır. Çünkü halk arasında şu kanaat oluşmaktadır. Acaba yastık altındaki paramı dövize mi yatırsam yoksa altına mı yatırsam daha karlı çıkarım gibisinden zor bir ikilem arasında sıkışıp kalmaktadır. İşte bu sebeple dünya ekonomi konjonktürünü de dikkate alarak bu konuya açıklık getirerek konumuzun özünü oluşturacaktır.

Geçenlerde bankası başkanı Erdem başçı , vatandaşın merak ettiği altını akıbetiyle alakalı çarpıcı bir açıklamada bulunarak şayet “ülkeler para basmaya devam ederse altın maalesef yükselecek”şeklinde konuştu.  Merkez başkanı  Erdem Başçının ifadesine göre altının yükselip yükselmeyeceğinin ne kadar para basılacağına bağlı olduğunun altını çizen başçı, “Ülkeler para basmaya devam ederse altın maalesef yükselecek” diye konuştu.  Dünya ekonomisinin 2008 yılından bu yana hala ekonomik kriz girdabından çıkmadığını görmekteyiz. Ve ülkeleri para basmasına iten temel faktörlerin başında büyüme ve kamu borçlarının büyük bir kambur oluşturduğunu görmekteyiz. Özellikle Amerika ve Avrupa ‘da işsizlik sorununun devam ettiğini, ve bunun yanında batık bankaları kurtarmak amacıyla yapılan kamu borçlarını da eklediğimizde ister istemez bu devletlerin para basmak zorunda kaldıklarını görüyoruz. Dünyada yaşanan krizin kökeninde devletlerin aşırı borçlanma yaptığını ve borçlanmaların kontrollü bir şekilde yapılmadığını ve kamu borçlarının bu sebeple büyük boyutlara ulaşmıştır. Türkiye’de ise, kamu ve ve özel sektör borçları makul  düzeyde ve dikkatli bir şekilde davranıldığı görülmektedir. Bu tedbirlerin zamanında yapılıp yapılmadığını ileri süreçte bu belli olacaktır. Görünen  odur ki altının yükselişe devam edeceği yönündedir.

Döviz kurları yönünde çoğu iş adamlarımız ve yatırımcılarımız, ekonomist veya akademisyenlerin bazen de hükümet veya merkez Bankası çevrelerinden kur tahminlerine yönelik ifadeler en önemli tartışma konusu haline gelir. Halkımız da bu tahminler doğrultusunda pozisyon almaya çalışırlar.

Öncelikle döviz kuru oluşumuna ilişkin bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum; Türkiye’de bilindiği gibi döviz kuru 2001 krizi sonrası dönemden bu yana dalgalı kur rejimi olarak devam etmektedir. Sistem bu şeklide olmakla beraber bazen Merkez Bankası Müdahalelerle döviz kurun sabit bir şekilde oluşması çabası içerisinde olabiliyor.

Diğer taraftan kura etki eden temel faktörleri şöyle sıralanabilir:

a)-Dünya ekonomisindeki gelişmeler kura büyük etkisi olmaktadır.

b)-Kamu ve özel sektörün döviz cinsindeki borçluluk oranları

c)-Bir ülkenin dış ticaret açığı ve cari açık

d)-Bütçe dengesinin kur üzerindeki etkisi

e)-Bir ülkede istikrar oluşması halinde yabancı sermaye girişinin büyük ölçüde olması

Bu bilgiler ışığında şunu ifade edebiliriz, bir ülkenin ekonomik açıdan durumunu şu dört faktör belirleyici olmaktadır. Birincisi o ülkenin bütçesi çok dengeli olması gerekir. İkincisi bankacılık sistemi açısından sağlam olacak, üçüncüsü cari açık oranı dengeli olacak yani bir ülkenin ihracatı ithalatına göre fazla olması gerekir. Dördüncüsü dış borç oranı büyük olmayacak.

Türkiye’deki gelişmeleri göz önünde değerlendirdiğimizde bütçe dengesi açısından olumlu bir gidişat sözkonusu ağustos rakamlarına göre de Türkiye bütçesi ilk sekiz aylık dönem de 2,1 milyar Tl fazla vermiştir. Bankacılık sistemi açısından ekonomik kriz sonrasında büyük bir ciddiyetle işin sıkı tutulduğu görülmektedir. Dış borç açısından da kamu toplam borç yükü açısında Maastricht kriterlerine titizlikle uyulduğu görülmektedir. Cari açık oranına gelince bu risk maalesef devam etmektedir. Bu riske yönelik hükümetin tedbirleri hususunda büyük gayretleri söz konusu bu tedbire yönelik temmuz ayı rakamları baz alındığında cari açıkta büyük bir azalış söz konusu.

Mevcut kur düzeyinin bu yılın sonuna doğru daha yukarılara çıkmasını gerektirecek neden hemen hemen yok gibidir. Ancak risk yine devam etmektedir. Çünkü dünya ekonomilerindeki krizin Avrupa ülkeleri başta olmak üzere krizin büyük boyutlara ulaşması ve Uzakdoğu ve güney Amerika nın belli başlı ülkelerinde etkili olmaya başlamasıyla yabancı sermayenin Türkiye gibi ülkelerden çıkmasıdır. Bu sermaye çıkışı olduğu durumlarda kurlarda büyük bir iniş ve çıkış meydana gelmektedir. Bu da gelişmekte olan ülkeler için büyük bir risk  her zaman söz konusudur. İşte o zaman kurun yukarı çıkması kaçınılmaz hale geliyor.

Netice itibari ile şunun altını kalın çizgilerle çizerek dikkatinizi çekmek istiyorum.  Dünyadaki kriz büyük ihtimalle derinleşecektir.  Bu vesile ile önümüzdeki süreçte altın ve döviz artışlarında büyük dalgalanmalar olacaktır ve benim size önerim yatırım yapmak isteyen vatandaşların özellikle altına yatırım yapmalarını, ve kimseye altın veya döviz bazında borçlanmasını önermiyoruz.

Günün Sözü: “Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerkir.(Pascal)
 
Abdulbaki AKBAL
S.M.MALİ MÜŞAVİR
[email protected]