Geçmiş dün, gelecek yarının aynası olmalıdır

Demokrasi bilinci ya da demokratik öngörüler toplumun eriştiği demokratik erdemlerin olgunlaşmasına göre gelişip serpilebiliyor. Evrensel  erdemlere sahip demokrasinin özünün gerisinden adımlayan toplumların demokrasi öngörüsü her zaman yarım yamalaklarla yol alıp yürür! Demokrasinin özüyle kavgalı olan böylesi toplumlarda yaşamın her alanın da demokrasi kavramıyla çelişilir. Bireysel tercihlere ve çıkarlara göre savrularak ağzadan ağıza sakız yapılarak demagojiye dönüşür. Dolayısıyla, bizim gibi toplumlarda, demokrasi kendi imtiyaz ve çıkarlarıyla uyuştuğu sürece kendine has bir anlam verir! 
Geri kalmış tüm toplumlarda, "bir iki' yerinde say!" komutlarıyla işlevsizleştirilen demokrasi ,demokratik gelişmeyi özgür iradeyle tescil edecek kabiliyetlerin doğuşuna izin vermediği biliniyor. Demokratik öngörü, ya da sorgulama bilinci ve yeteneği  gelişmemiş toplumların geleceği ise''Hemo yada Mıho'nun kurulu çıkar sofraları arasında gel-gitlerin ötesine gidemiyor maalesef. Yerel iktidarın olanakları, toplumun geleceğine işaret eden uygulamalar yerine, günün ortamına uyum sağlayan geçici çıkarlarla kalıcı kurumlaşmanın baypas edildiğini bilmeyenlerimiz mı var? 
Dolayısıyla, bir kaç ay sonra yapılacak yerel seçimlerle ilgili gelişmelerde ise öncelikle ve özellikle Kürtler açısından çok güçlü bir anlam verilmelidir. Verilecek anlamın muhtevası, yarına umut verici göstergeleri mutlaka kendi içinde barındırmalıdır. Kürt coğrafyasında yaşanmışları hasır altı geçişlerle,  "görmedim duymadım" kör ve sağır tavırlar aklı başında her bir Kürt evladını ciddi anlamda çok düşündürdüğü unutulmamalı. Toplumsal iradenin temsilini toplumsal dinamizme çevirme sorumluluğu hiç bir zaman unutulmamalı. Şu kadarıyla seçimi önde bitirdim, ya da şu kadar belediyeyi kazandım demenin yarının yatırımına dönüştürülmedikten sonra, hiç ama hiç bir anlam taşımadığı bilinmelidir. 
Kısır demokratik tercihlerle, olabilirlere umut bağlanan gelişmelerin önünde yükseltilen setler yıkılmalıdır. Şu devlet, şurayı burayı sömürge etmiş söylemlerinden önce, Kürt halkının geleceğini kendi yetmezlikleri ve yanlışlarıyla sömürge altına alan Kürt siyasetçilerden acilen arındırma arayişlar başlatılmalıdır. Uzun yılarla Kürt coğrafyasında yerel iktidarın olanaklarına sahip olan imtiyazlıların, Kürt halkının yarınına yatırım olabilecek ne bıraktıkları mutlaka sorgulanmalıdır. Şunun yada bunun yardım ediliş ve edilmeyişinin sorgulanması elbette ki önemlidir ama en önemlisi Kürtler adına yerel iktidar olma şansını yakalayan güçlerin ne yaptıklarının sorgulaması çok daha önemlidir. 
Kürdlerin iradesini temsilen Kürtlerin adına yerel iktidara taşınmışların, halkın yerel kaynaklarını ne ölçüde üretim dinamizmine dönüştürüldüğüne bakmak gerekir! Açık ve çok net olarak söylemek gerekirse, demokratik işlevin gelişmesine katkı bağlamında olsun yada tüketici toplumdan üretici topluma geçişi sağlayacak bir dinamizmin gelişmesine katkı bağlamında olsun, ciddi verilerle karşılaşmıyoruz! Maalesef yerel iktidarı ellerinde bulunduran Kürtler, demokratik öngörülerle yöresel kaynakların özüyle uyumlu bir yol haritasına hiç bir zaman sahip olmadı. Bu durum bireyselliğin sonucunda zuhur ettiği ortadadır.
Welhasılıkelam demokratik mücadelenin arenasında bin bir bedellerle elde edilmiş kazanımların getirisı,ne Hemoların,ne de Memoların basiretsizliklerine kurban edilecek lüksü kalmadı.Kürtlerin demokratik mücadelesini torpilleyen diş çevre ya da etkenler elbette ki vardır,ama çok daha önemlisi,Kürtlerin kendi yetmezliklerinin önüne koydukları sorgulanamaz tabelasının yarattığı tahribatın kendisidir.Dolayısıyla kürt halkının mücadelesini kendilerine özgü idolojik olmazlarla,kendi sömürgesine dönüştürenlerden arınmalıdır.Aksi taktirde,her zaman olduğu gibi bundan sonrası da karşılaşacak tek karşılama sorgulanmaz tabelası olacaktır.