Hizmet Tespit Davası

Hizmet Tespit Davası İşveren –İşçi ilişkilerini ilgilendirilen önemli konulardan bir tanesidir. Önemli olması hasebiyle yazımızın bu haftaki konusunu oluşturmaktadır.

Saygıdeğer okurlarım, hizmet tespit davaları genelde sigortasız çalışan işçilerin, geçmiş sürelerini sigortalı hale getirebilmek için iş mahkemelerinde açtıkları davalara hizmet tespit davası olarak tanımlanır. Bir diğer ifade ile kayıt dışı istihdam, işverenin istihdam ettiği işçilerle ilgili kanuni yükümlülüklerden kurtulmak veya bu yükümlülükleri azaltmak için söz konusu işçileri ya hiç kayıtlarında göstermemesi ya da işçilerle ilgili kanuni yükümlülüklere konu olabilecek bilgileri gerçekten daha düşük bir şekilde kayıtlarında gösterilmesi olarak tarif edilmektedir.

Ülkemizde iş olanaklarının sınırlı olması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan işten çıkarılma kaygısı çalışanların sigortasızlıkla ilgili ihbar ve şikâyet dilekçelerini çoğu zaman işten ayrıldıktan sonra dava konusu oldukları görülmektedir. Bu ihbar ve şikâyetler üzerine yapılan incelemelerde çoğu zaman 5510 sayılı kanundaki fiilen ve kaydan tespitlerin yapılmaması nedeniyle ilgililere hizmet verilememekte ve şikâyet eden kişilere hizmet tespit davası açılması önerilmektedir. Sigortalılar çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 86’ıncı maddesi hükümlerine göre hizmet tespit davalarının incelenmesinde görevli mahkeme iş mahkemesidir. Şayet iş mahkemelerinin bulunmadığı yerde ise görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemesidir.

Hizmet tespit davasını kişinin kendisi ya da sigortalı vefat etmişse hak sahipleri eş, çocuk, ana-baba dava açabilir. Hizmet tespit davalarında işveren ile birlikte sosyal güvenlik Kurumuna da dava açılması gerekir. Sigortalı, sigortasız hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açmalıdır. Şayet sigortalı ölmüşse hak sahiplerinin ( eş, çocuk, ana-baba) 5 yıllık hak düşürücü süresi sigortalının ölüm tarihinden başlar. Sözü edilen tespit davasının üç temel koşulu vardır:
 a)-sigortasız çalışma
b)-çalışmanın kuruma bildirilmemiş veya kurumca saptanmamış olması
c)-5 yıl içerisinde dava açılmış olması

Ancak burada çok önemli bir noktaya değinmekte fayda var: O da murisin(sigortalının) hayattayken hizmet tespit davasını açma süresini geçirmemiş ve bu hakkını düşürmemiş olması gerekmektedir.

Yukarda usul ve esası ayrıntılı olarak belirtilen hizmet tespit davalarının sigortalı lehine sonuçlanması durumunda dava işverene tebliğ edilip edilememesi durumuna göre iki şekilde sonuçlanmaktadır.

1)- İşverene tebliğ Edilmesi: Mahkeme kararında belirtilen pirim miktarının ödenmesi için ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğünce işverene bir ihbar tebliği yapılır. İşveren 30 gün içerisinde işe giriş bildirgesini, aylık prim hizmet belgesi ile birlikte prim borcunu getirmesi gerekir. Şayet tebliğe rağmen işveren bu sorumluluklarını yerine getirmezse Kurum bu belgeleri re’sen düzenler ve işverene bir ödeme emri tebliğ edilerek prim alacağının icra yolu ile tahsiline gidilir. İşe giriş bildirgesini zamanında vermeyen işveren her bir sigortalı için 102. maddenin (a) fıkrası gereği fiilin geçtiği tarihte geçerli iki asgari ücret tutarında, çalışma süresini kapsayan her bir ay için 102. maddenin (c9 fıkrası gereği aylık bildirgenin verilmesi gereken geçerli asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanmaktadır.

2)-İşverene tebliğ Edilmemesi: İşverene yapılan tebliğe rağmen işverene ulaşılmaması işveren kayıp, işyeri kapalı veya adresi bilinmiyor vb hallerinde veya zaman  aşımının söz konusu olması durumunda sigorta priminin ödenmesi sigortalıdan talep edilir. Söz konusu primler yatırılmadığı sürece bu süreler hizmetten sayılmaz.

Netice itibarı ile sigortalıların vatandaşlık haklarını kullanırken işsiz kalma kaygısı içinde olmaları kişilerin sigortasız kayıt dışı çalışma olgusunun en önemli göstergesidir. Sigortalı hizmet akdi çerçevesinde pazarlık gücünü elinde tutmadığı ve işsiz kalmak istemediği için art niyetli işverenlerin sigortasız çalışma dâhil bütün şartlarını kabul ederek çalışmaya başlıyor ve hiçbir yasal hakkını göz önünde bulundurmuyorlar.

Günün Sözü:
“Denizi seviyorsan dalgaları seveceksin; uçmayı istiyorsan düşmeyi de bileceksin. Korkarak yaşarsan hayatı sadece seyredersin”(Nichtze)

Abdulbaki AKBAL
S.M.MALİ MÜŞAVİR
[email protected]