YAZILAR Haber Girişi : 07 Nisan 2014 14:11

İlk Arabuluculuk Bürosu Nusaybin'de Açılıyor

İlk Arabuluculuk Bürosu Nusaybin'de Açılıyor
Adalet Bakanlığı, Arabuluculuk uygulamasına başladı. İlk Arabulucular göreve başlıyor.
Arif Altunkaynak - Nusaybinim.com

Adalet Bakanlığı, arabuluculuk uygulamasına başladı. İlk Arabulucular göreve başlıyor.
Haziran 2008 tarihinde TBMM’ye sevk edilen ve Haziran 2012 tarihli Meclis oturumunda kabul edilen “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” ve daha sonra bu kanuna bağlı düzenlenen  Arabuluculuk Yönetmeliği uygulamaya girdi.Bu çerçevede ilk arabulucular göreve başladı. Avukatlık, savcılık, hâkimlik, noterlik, hukuk müşavirliği gibi hukukçu meslekleri içinde yeni bir hukukçuluk mesleği olarak arabuluculuk mesleğinin tarihi, tanımı, nitelikleri, işlevi, amacı ve işleyişi konularında arabulucu olarak faaliyete başlayacak olan Av. Medeni Ayhan’la bir söyleşi yaptık. Değerli zamanını bize ayırdığı için Sayın Ayhan’a teşekkür ediyoruz.

Kimler arabulucu olabilir? Nasıl arabulucu olunur?

Her hangi bir hukuk fakültesinden mezun olan her vatandaş, hukukçulukta 5 yıllık süreyi doldurmuş olmak kaydıyla Türkiye Barolar Birliği veya Adalet Bakanlığınca eğitim verme yetkisi onaylanan üniversiteler bünyesinde açılan 65 saatlik kurslara katılarak; arabuluculuk, iletişim, davranış, müzakere derslerine ilişkin sertifika alarak Adalet Bakanlığı tarafından yapılan yazılı sınava katılma hakkını kazanır. Yazılı sınavda yüzde 70 barajını aşanlar, sözlü sınava katılma hakkını elde eder. Daha sonra yapılan sözlü sınavda da yüzde 70 barajını aşan kişiler, arabuluculuk siciline kaydolma hakkını kazanır. Kurs, yazılı sınav ve sözlü sınav aşamalarından sonra Arabulucu Dairesine arabuluculuk siciline kaydolmak için başvurup kayıt edilmekle arabulucu unvanı alınır.

Arabuluculuk bürosu ile avukatlık bürosu aynı ofiste olabileceği gibi, her bir meslek yönünden ayrı birer ofis açılması da mümkündür. Hem arabulucu, hem avukat olan şahıs; bu iki mesleği aynı büroda yürütmek yerine, bir şehirde avukatlık bürosu, başka bir şehirde ise arabuluculuk bürosu kurabilir. Ancak arabuluculuk bürosunda avukatlık işi yönünden çalışma yürütemez. Avukatlık işleri yönünden arabuluculuk bürosunun dışında kalmak kaydıyla; iş, işlem ve görüşmelerini yürütebilir. Ben de kurs ve yazılı sınav süreçlerinden sonra sözlü sınava da katıldığımdan ve çok iyi geçtiğinden, bu yıl mayıs ayı sonunda faaliyete başlamak üzere, arabuluculuk bürosunu açma hazırlıkları için Nusaybin’e geldim. Ankara’da avukatlık, Nusaybin’de ise arabuluculuk bürosunda çalışmalarımı sürdüreceğim.

Arabuluculuk ve tarihsel kökeni nedir? Bu Mesleği tanıtır mısınız?

Arabuluculuğun tarihimizdeki kökeni binlerce yıl öncesine dayandırılabilir.
Arabuluculuk, tümden bizdeki Rûsipî lik (akyüzlü(aksakallı) hukuk söyleyici) ile örtüşmese de, çok benzer olduğunu söyleyebiliriz. Rûsipî’ler, toplumdaki kişiler ya da birimler arasında bir sorun ortaya çıktığında, ya da devam eden bir sorun söz konusu olduğunda, sorunun tarafları arasında oturup, sorunu iki taraftan dinler, iki tarafın ellerindeki delillere bakar, iki tarafın taleplerini alır, aralarında daha önce olmayan iletişim ile müzakere ve pazarlığı sağlayarak, tarafların söz konusu sorunda anlaşmalarının zemini hazırlar ve dostane çözümü gerçekleştirirdi. Bu yönüyle Rûsipî’lik ile arabuluculuk aynıdır.  Ancak Rûsipî’ler taraflar kendi başlarına bir anlaşmaya ulaşmadığında, yani bir çerçevede anlaşamadığında kendi çözümünü de ortaya koyar. Bu noktada arabuluculuk Rûsipî’likten ayrılır, çünkü arabulucular kendileri herhangi bir karar veremez.

Arabulucu; tarafların kendi çözümlerini kendi iradeleriyle bulmalarına yardımcı olur. Arabuluculuk, bugün dünyada dostane yollarla uyuşmazlık çözüm yöntemleri içerisinde en yoğun şekilde bilinen ve uygulanan barışçıl çözüm yöntemidir.  Arabulucu; sistematik teknikler uygulamak yoluyla iletişim ve müzakere ortamını oluşturan tarafların birbirini anlamasını, çözümün tarafları iradeleriyle oluşumunu sağlayan tarafsız üçüncü kişi durumundadır.

Arabuluculuk bir ölçüde, Mitra dininde ve Mitra nın reforme edilmiş şekli olan Zerdüştlük ile bu dinin lokal yorumları olan Manilik, Mazdekilik, Êzidilik, Dürzilik, Kakailik ve Alevilik gibi inançlarda cem başlamadan önce, pirin yapmış olduğu faaliyete de benzerdir. Cem başlamadan önce; pir cemdekilere birbirlerine kırgın, kızgın, dargın veya uyuşmazlık içerisinde bulunan kişiler olup olmadığını sorar.  Eğer uyuşmazlık yok ise, cem başlatılır. Eğer uyuşmazlık var ise; bu sorun müzakereye açılır, hak talep eden kişi ile karşı taraf arasındaki sorun çözüldükten sonra cem başlar. Bu yönüyle arabuluculuk pirin cemdeki faaliyetine de benzerdir. Ancak arabuluculuk bir yönüyle pirin cemdeki faaliyetinden de ayrılır. Çünkü pir; icabında haksız bulduğu tarafı cemden atar ve toplumdan dıştalar. Bu anlamda cem ve pirin karar verme ile cezalandırma mekanizması var iken, arabulucu karar vermez, cezalandırmaz.  Eğer taraflar gönüllüce bir anlaşmada buluşmamışlar ise; bu durumda arabulucu görüşmelerinin bitirilmesine ilişkin tutanak düzenler, uyuşmazlık mahkemede çözülür. Arabuluculuk; cemaat ile çözme şeklindeki dostane çözüme de birebir uymaz. Cemaat, bilinen dinsel cemaat değildir, çeşitli meslek gruplarından gelen bir topluluğun bir uyuşmazlığı dinleyerek delilere göre sonuçlandırmasıdır. Cemaat; uyuşmazlığın iki tarafını dinler ve bir tarafın haksız olduğuna karar verir, arabulucu ise haklı ile haksızı tespit etmez. Kimin haklı olup olmadığına karar vermez. Eğer taraflar arasında sağladığı müzakere ve iletişim ortamında taraflar bir çözümde gönüllüce anlaşırlarsa, çözümü maddeler halinde tutanağa bağlayarak; yetkili ve görevli mahkemeye altına şerh düşürülmek üzere verir. Mahkeme de altına şerh vermekle, söz konusu tutanak ilam niteliğini alır. Tutanağın birer örneği taraflara verilir. Bir örnek şerh düşürülmek üzere mahkemeye, bir örnek de Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Dairesi Sicil İşleri Bölümüne saklanmak üzere gönderilir. Arabulucu bir örneğini de dosyalayarak, saklar. Dostane çözüme ulaşılmazsa; arabulucu görüşmelerin sonuçsuz kaldığına dair tutanağı düzenleyerek, işi mahkemesine bırakır.

Türkiye’de ilk kez 1999 – 2000’li yılların başında bir kaç akademisyen ve bazı kuruluşlar tarafından tartışılan ve tartıştırılan arabuluculuk yönünden 2006 yılında TÜBİTAK, Adalet Bakanlığı, TUSSİDE  moderatörlüğü çerçevesinde yapılan toplantılar ile bugünkü arabuluculuk mevzuat ile sisteminin ilk tohumları atıldı. Daha sonra bir bilim komisyonu oluşturularak, çeşitli ülkelerin arabuluculuk mevzuatı incelendikten sonra, bir tasarıya dönüştürülerek, bu günkü arabuluculuk kanununa, yönetmeliğine ve sistemine ulaşıldığını söyleyebiliriz. Doğu toplumlarında kurumsallaştırma geleneği olmadığından, kendi tarihsel ve kültürel değerlerinden kaynaklansa da, başkalarının düzenleyip kurumsallaştırdıklarını ithal etmektedirler. Bu bir eksikliktir. Öte yanda devletsiz uluslar ise; kendilerinin tarihsel ve kültürel değerleri olan hiçbir hususu hukuki düzenleyeme kavuşturma ve iradelerini somutlaştırma imkânına sahip değillerdir. Çünkü devlet; her ulusun kendisini yönetmek, ekonomik, kültürel, sanatsal, bilimsel, sosyal, hukuksal ve siyasal açılardan gerçekleştirerek kurumsallaştırmak açısından zorunlu bir sahnedir. Bu sahneden yoksun olan uluslar; söz konusu yönlerden kendilerini gerçekleştirme şansına sahip değildir.

Bir uyuşmazlığın tarafları ne zaman arabulucuya başvurabilir? Taraflar istedikleri arabulucuyu seçip başvurmak yönünden  özgür mü ?

Uyuşmazlığın tarafları istedikleri şehirden istedikleri arabulucuya birlikte başvurmakta özgürdür. Uyuşmazlık çıktıktan sonra, ancak daha mahkeme veya tahkime başvurmadan önce, taraflar arabulucuya özgür iradeleriyle başvurarak, uyuşmazlığı kendilerinin üreteceği bir çözüm çerçevesinde tutanağa bağlayarak sonuçlandırabilir.  Arabulucu çözüm tutanağını düzenledikten sonra görevli ve yetkili mahkemeye vererek, altına şerh düşürülerek ilan niteliğini alır. Bunun yanında mahkeme açıldıktan sonra da hâkim, tarafları devam eden dava ile ilgili resen (kendiliğinden) arabulucuya özendirerek, teklif edebilir. Yeni kanuni düzenlemeye göre hâkimlerin birinci sınıfa ve Yargıtay a terfisin de davalarda arabuluculuğa özendirip özendirmedikleri de nazara alınacaktır. Taraflardan biri de diğerine bu teklifi sunabilir. Mahkemenin ya da taraflardan birinin veya taraflardan ikisinin teklifi üzerine, mahkeme 3 ay duruşmayı erteleyerek, tarafların arabulucuya gitmesine olanak sağlar. Bu 3 aylık süreyi en fazla 3 ay daha uzatarak, mahkeme 6 ay bekleyebilir. Bu sürede de bir çözüme ulaşılmaması halinde mahkemeye devam edilir.

Bütün davalar ve uyuşmazlıklar yönünden arabulucuya gitmek mümkün müdür?

Hayır, mümkün değildir. Tarafların serbest iradeleri ile karar verebilecekleri, kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya da elverişli olan konularda tarafların  arabulucuya başvurması mümkündür. Yani tarafların sözleşme konusu yapabilecekleri, karşılıklı olarak sulh, ibra, feragat (vazgeçme) konusu yapabilecekleri  her hak ve uyuşmazlıkta arabulucuya gidilebilir. Tahkimin konusu olabilen her türden uyuşmazlık, arabuluculuğun konusu da olur. Ceza davalarında istisnaen şikayete bağlı suçlarda arabuluculuk mümkündür. Ceza mahkemesi kanununda uzlaşmaya tabi olan, ancak etkin pişmanlık hallerinden olmayan durumlar da arabuluculuk faaliyeti ile çözümlenebilmektedir. Bu durumda nüfus kaydına ilişkin davalar ile çocukların velayetine ilişkin davalar veya taraflardan birini, herhangi bir devlet kuruluşunun oluşturduğu davalarda ile belirtiğimiz bu kapsamın dışında kalan diğer içindedir.  ceza davalarında arabuluculuk mümkün değildir. Bu durumda ticari davalar, toprak davaları, işçi alacakları, maddi – manevi tazminat davaları vs. gibi davalar arabuluculuk kapsamı içindedir.  

Arabulucuya gitmekle dava açma hakkı yitirilir mi?

Arabulucuya gitmekle dava açma yada var olan davaya devam etme hakkı ortadan kalkmaz. çünkü arabuluculukta iradelilik esastır, çözüme ilişkin arabuluculuk tutanağı bütün taraflarca imzalanmadan arabuluculuğa son vermek mümkündür. Çünkü arabulucuya başvurmak,  görüşmeler sonucu tutanak düzenlenene kadar devam etmek veya çekilmek iki tarafın iradesine ve isteğine bağlıdır.  Taraflardan ikisi ya da biri arabuluculuk görüşmelerinden çekilebilir, var olan davasına devam edebilir, ya da davasını açabilir. Ancak arabuluculuk tutanağındaki çözüm altına şerh istendikten sonra mahkeme tarafından söz konusu tutanak altına şerh verilerek ilam niteliği aldığından ve mahkeme kararı niteliğini aldığından, şerh verilmesinden sonra çekilmek olanaklı değildir.  

Arabuluculuğun amacı ve işlevi nedir?

Arabuluculuk faaliyeti ile mesleğinin hukuki bir düzenleme ve kurumsal olarak ortaya çıkmasındaki amaç; yargının yükünü hafifletmek, daha önemlisi uyuşmazlıkları oransal olarak düşürmek, toplumsal barışa katkıda bulunmak, bir tarafın mahkûmiyetiyle sonuçlandığı için geçmişteki ilişkileri sürdürme imkânı vermeyen tahkim ve mahkeme mekanizması yerine var olan ilişkileri sürdürebilmek,  uzun yılara yayılan masraflı yargı yerine, çok daha kısa bir sürede ve  daha az bir masrafla dostane tarzda uyuşmazlıkları çözerek toplumsal barışa katkıda bulunmaktır. Tarafların kendi iradelerini ve çözümlerini ortay koymalarını sağlayarak var olan ilişkilerini de tahrip etmeden sürdürebilme olanağını sağlamaktadır. Bir tarafın mahf olmasıyla sağlanacak ya da iki tarafın kaybetmesine neden olacak bir yargı veya tahkim süreci yerine, kazan kazan formülünü sağalmayı amaçlamaktadır. Kadastro mahkemeleriyle asliye hukuk mahkemelerindeki toprak davalarının yetmiş-seksen yılık bir uyuşmazlık olarak devam edebildiği, kan davalarının önemli bir bölümünün de  bu toprak davlarından kaynaklandığı bilinmektedir. Bu davaların neticesinde ortaya çıkan adam öldürme ve kan davaların toplumsal barışı tahrip ederek ağır masraflara yol açtığı da aşikardır. Bu tür davaların dahi birkaç hafta içerisinde arabuluculuk faaliyetiyle kısa bir sürede ve daha az bir masrafla sonuçlandırılarak toplumsal barışın sağlanması olanaklıdır  

Arabuluculuk sürecindeki masrafları kim öder?

Arabuluculuk görüşmelerine başlamadan önce masraf ve avans alınır, ücreti ise aksine sözleşme olmadığı sürece taraflar eşit şekilde karşılar. Arabulucu, ön görüşme sürecinde avans ve ücret alma hakkına sahiptir. Arabulucunun ücreti Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Dairesine bağlı Hukuk İşleri Müdürlüğüne bağlı Arabuluculuk Dairesi Kurulu tarafından yıllık olarak belirlenen arabuluculuk ücret tarifesindeki oran ve miktara göre alınır. Arabuluculuk görüşmelerine gelen taraflar çözüme ulaşsa da, ulaşmasa da taraflar arabuluculuk ücretini öder.

Arabuluculuk görüşmelerine kimler katılabilir? Taraflar dışında avukatların ve tercümanların katılması mümkün müdür? Bir yabancı da (vatandaş olmayan) uyuşmazlığını arabulucuyla çözebilir mi?

Arabuluculuk görüşmelerine davalı ve davacı konumunda olan,  ya da ceza davalarında şikâyetçi ve sanık sıfatında bulunan herkes ile tarafların istemesi halinde avukatları kendileriyle birlikte görüşmelere katılabilir. Taraflar arzu ederse vekâletnamelerinde arabuluculuk görüşmelerini yürütme ve sonuçlandırma yetkisi bulunan avukatlarını kendi başlarına da görüşmelere gönderebilir.  Bu durumda arabuluculuk görüşmelerinde avukat tayin eden her taraf,  avukatının ücretini de kendisi öder.
Yabancı bir ülkenin vatandaşı da burada vatandaş olan her insanın arabulucuya götürdüğü her uyuşmazlığı kuşkusuz arabulucuya götürebilir. Türkçe dışındaki bir dil ile konuşan veya Türkçe bilmeyen yabancı ile yine Türkçe bilmeyen her vatandaş, masraflarını karşılamak kaydı ile arabulucunun söz konusu dili bilmemesi halinde tercüman bulundurma olanağına sahiptir. İşin niteliğine göre birden fazla arabulucuda aynı uyuşmazlığın görüşmelerine katılabilir bu durumda da her arabulucu ayrı ayrı ücret alır. Arabulucu stajyerleri de staj süresince görüşmeye alınabilir. Burada belirtiklerimiz haricinde hiç kimse arabuluculuk görüşmelerine alınamaz. Çünkü kural olarak arabuluculuk görüşmeleri ve ileri sürülen talep teklif belgeler gizlidir.  Arabulucu görüşmelerine katılan taraflar ileri sürdükleri talep teklif ve bayanlar yönünden açılan ve ilerde açılabilecek hiçbir mahkemede bağlı olmayacaklardır. Diğer bir değişle arabuluculuk görüşmelerinde yapacakları bayan ve teklifler aleyhlerinde kullanılamaz.

Arabuluculuk görüşmeleri herşey ile  gizli midir?

Arabuluculuk görüşmeleri kural olarak gizlidir. Taraflar yazılı olarak rıza vermedikçe arabuluculuk görüşmelerindeki beyanlar ile delil ve çözüm gizlidir, açıklanamaz. Gizlilik kürarlarını ihlal edenlerin bu suçlarının tespiti halinde altı ay hapis ile cezalandıracaklardır

Arabuluculuk görüşmeleri sürecindeki beyan delil ve teklifler yönünden daha sonra herhangi bir mahkemeden tanık olarak gösterilip dinlenmesi mümkün mü?
Arabulucu hangi hallerde dosya kabul edemez ve ya çekilir?

Arabulucu faaliyeti üzerine düzenlenen dostane çözüm tutanağı eğer cebri icraya elverişli ise yetkili ve görevli mahkeme tarafından altına şerh verilmekle ilam niteliğini alır. Görüşmeler sırasındaki beyanlar tarafların tümünün, ya da bir tarafın görüşmeden çekilmesi üzerine arabuluculuk faaliyetinin sonuçlandırılması sonrasında delil olarak kullanılamaz. Arabulucu; karşılıklı teklifler, deliller ve beyanlar konusunda tanık olarak gösterilemez ve tanık olarak dinlenemez. Bir dosyada arabuluculuk yapan avukat, o dosyada avukatlık da yapamaz. Bir dosyada avukatlık yapan arabulucu söz konusu dosyada arabuluculuk yapamaz. Arabulucu menfaat çatışması ve meslek etik kuraları nedeniyle hasımı olduğu ve ya sıhri hısımlık ve ya kan bağıyla bağlı bulunduğu kişilerin uyuşmazlıklarında görev alamaz.

Tanık dinler mi? Keşif yapar mı? Bilirkişi dinler mi?

Arabulucu yargısal faaliyet yapmaz. Hâkim olmadığından karar da vermez. Tanık dinlemek, keşif yapmak, bilirkişi dinlemek, yargısal faaliyetin kapsamında olduğundan, ancak bilirkişi yargılama faaliyeti yapmadığından tanık dinlemez, keşif yapmaz ve bilirkişi dinlemez. Sadece tarafların yazılı delillerini alır, tarafları dinler, tarafları anlamak için soru sorar tarafların birbirini anlaması ve iletişime geçmesi için ortamı sağlayarak müzakerede bulunmalarını ve kendi çözümlerini serbest iradeleri ile bulmalarına yardımcı olur.  Taraflarla aynı ortamda iki tarafa eşit mesafede kalmak kaydıyla görüşeceği gibi her bir taraf ile özel görüşmede yapar. Taraflar görüşmeyi sürdürme iradesi taşıdıkları sürçe görüşmelere devam eder. Ancak taraflar arasında bir gerginlik olması halinde kendilerini ayrı odalara alarak görüşme, müzekkere ve iletişim ortamına yeniden sağlar eğer bunlar yeniden sağlanmaz durumda ise, arabuluculuk görüşmelerine sonuçsuz kaldığına ilişki tutanağı düzenleyerek görüşmeleri sonuçlandırılır.

Avukatlık ve hakimlik mesleğinde olduğu gibi arabuluculuk mesleğinde de meslek etik kuralları var mı?

Sır saklamak,  dosya saklamak, tarafsız ve eşit mesafede durmak, tarafların iradelerini esas alarak kararlarını vermelerini sağlamak, görüşmelerde ki beyan, delil ve tekliflere ilişkin olarak gizlilik kurallarını esas almak,  menfaat ilişkisi ya da çatışmanın bulunduğu hallerde ise,  bunu taraflara açıklayıp tutanağa geçirildikten sonra, tarafların rızalarına ve ya halin gereklerine göre arabuluculuğa kökten çekilmek,  ya da devam etmek mesleki açıdan kendini geliştirmek,  yeterlilik kurallarını yerine getirmek, reklam yasağına aykırı davranmamak,  ücret ve masrafları aksine sözleşme olmadıkça taraflardan eşit miktarlarda ve kanun çerçevesinde almak,  görevini özenle mesleğin gerektirdiği ağır başlılıkla yerine getirmek, görevi taraflarla iletişim içinde yapmak, arabulucu olarak kendisine verilen beyan ve belgelerin devam eden ya da ilerde açılacak davalarda delil olarak kullanılmasına taraf olmamak,  arabulucu görevini yürüttüğü hiçbir uyuşmazlıkta tanık olmamak, taraflara arabuluculuğun esası, nitelikleri, sureci ve hukuki sonuçları hakkında bilgilendirmek, tarafların bir anlaşmaya varması halinde tutanak düzenleyip, birer örneğini taraflara,  yetkili ve görevli mahkemeye, Adalet Bakanlığına ulaştırmak ile bir örneğini dosyalayarak saklamak, uzlaşma olmaması halinde ise,  aynı şekilde arabuluculuk görüşmesinin sonuçsuz kaldığına ilişkin tutanağı düzenlemek, aidat ödemek arabulucular açısından temel görev ve etik kuralarıdır.   Bu etik kurallarını ihlal edenlerin saptanması halinde, disiplin soruşturması ve kovuşturmasına maruz kalacakları açıktır.
 
Arabuluculuk mesleğinin sorunları var mı nelerdir .?

Arabuluculuk tarihsel olarak çok eski olsa da, hukuksal ve kurumsal açıdan yeni bir meslek olduğundan sorunları fazladır. Birkaç temel soruna değiniyim.
Birincisi; arabuluculuk mevzuatında çeşitli konularda boşluklar vardır, bu boşlukların giderilmesi ve düzenlenmeyen hususların düzelmeye kavuşturulması gerekmektedir.
İkincisi;  arabuluculuğun etkili ve işlevsel olabilmesi açısından beli bir miktara kadar olan uyuşmazlıkların tamamının dava öncesi veya dava başladıktan sonra arabulucuya gitmesi zorunlu olmalı, bu durum yasal olarak düzenlenmelidir. Yani eğer taraflar beli bir miktara kadar olan uyuşmazlıklarda arabulucuda çözüme ulaşmazlarsa,  davaya gidebilmelidir. Bu dostane bir çözüm yolu olan arabuluculukla hukuksal sorunları çözme kültürünü getirebileceği gibi,  arabuluculuğun işlev ve rolünü oynamasına da yol açar.
Üçüncüsü; arabuluculuk, Adalet Bakanlığına bağlı olmaktan çıkarılmalı, bağımsız bir hukukçu mesleği olmalıdır.  Arabuluculuk odaları kurulmalı, arabulucuların sicili ve disiplin soruşturmaları arabulucu odalarının yetkisine bırakılmalıdır.  
Dördüncüsü;  avukatlar iki yılla kadar ki hapis cezaları ile para cezalarına rağmen avukatlık yapabildiğinden,  arabulucu olmak ya da arabulucu kalmak yönünden en basit ve en sıradan hapis cezasının engelleyici olarak düzenlenmiş olması hukuksuzdur, değiştirmelidir. Şuanda mevcut olan düzenleme nazara alındığında en düşük ve en sıradan suç ve cezayı alan kişinin arabulucu olma yeterliliğine sahip olmadığı açıktır.
Beşincisi; mevcut arabuluculuk düzenlemesinde ki arabulucu profili olabildikçe pasiftir, görüşmeler sonucunda taraflara uzlaşabilecekleri bir teklifi dahi götüremeyecek durumdadır. Bu arabulucu profili doğulu ulusların beklentisi ve kültürüyle uyuşmaz arabulucu görüşmelerin gelişimi noktasında taraflara makul bir çözümünü de suna bilecek yetkide olmalıdır. Bu nedenle mevcut arabulucu profili çok pasif olduğundan teklif sunabilecek aktifleştirmelidir.

Av. Medeni Ayhan Kimdir?

1968 Mardin ili Nusaybin ilçesi doğumlu olan Avukat Medeni Ayhan, ilk, orta ve lisedeki (Endüstri Meslek Lisesindeki) eğitim öğrenimini Nusaybin de tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıt yaptırdı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. sınıfından, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesine yatay geçiş yaptıktan sonra, 1994 yılında “düşünce suçu” nedeni ile tutuklanmış olduğundan, yılı sonu sınavlarına da cezaevinde katılarak mezun oldu.

Yazdığı kitap, makaleler ve yaptığı konuşmalar nedeni ile çeşitli davalardan “düşünce suçu” işlediği gerekçesi ile hüküm giyen Ayhan, tutuklu kaldığı süre karşısında staja ve avukatlığa geç başlamak durumunda kaldığından, 1997 yılında Ankara Barosuna kayıt yaptırarak başladığı avukatlık mesleğini sürdürmektedir.
 
1999 yılında yeniden iki ayrı davada hüküm verilerek tutuklandığından, Ankara Barosu Disiplin Kurulu kararı ile yazdığı yazı ve Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararı gerekçe gösterilerek avukatlık mesleğinden süresiz ihraç edildi ise de, uğradığı mağduriyet karşısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açmış olduğu davayı kazandı ve iadeyi mahkeme çerçevesinde beraat ederek, avukatlık mesleğine de geri dönmüş oldu. Yazdığı kitap, makale ve çeşitli toplantılarda yaptığı konuşmalar nedeni ile 1991 yılından itibaren hakkında 10’nun üstünde dava açıldı.

Ayhan, Özgür Halk Dergisinin Ankara Temsilciliğini kurdu, 1990 ve 1991 yıllarında derginin temsilciliğini ve yazarlığını yaptı. 1998 yılında Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (THYD-DER)'ni kurdu, kurucu Genel Başkanı olarak da cezaevleri ve göz altılardaki işkence, kötü muamele ve hak gasplarına karşı bir insan hakları aktivisti olarak mücadele etti.Cezaevlerindeki hukuki hakların sağlanması için sık sık çeşitli kurumların yöneticilerinden heyetler oluşturarak, arabulucu oldu.Çok sayıda siyasi ve toplumsal davada mağdurların vekilliğini yapan Ayhan, DEHAP, HAK-PAR gibi partilerin, THYD-DER in, İsmail Beşikçi, Fikret Başkaya, Recep Maraşlı gibi aydınlarımızın avukatlığını yaptı.

Ayhan, Özgür Halk Dergisi ile Özgür Bilim Dergisi dışında; Rewşen Dergisi, Welat Gazetesi, Nûdem Dergisi, Gündem Gazetesi, Kaldıraç Dergisi, Sorun Dergisi gibi çeşitli yayın organlarında yazılar yazdı.Bilim Tarih Metodoloji gibi araştırma inceleme kitapları yanında, Qêrîn(Haykırış) adlı şiir kitabı da yayımlanmış olan Av. Medeni Ayhan nın “Tu Evîn”(Sen Sevda)adlı şiirini 1991 yılında Grup Ekin besteledi. Ayhan, çeşitli internet sitelerinde politik analiz yazıları yazmaya devam etmektedir.