RAMAZAN Haber Girişi : 15 Ağustos 2011 19:27

Melayê Torî'nin Penceresinden Ramazan'a Farklı Bir Bakış

Melayê Torî'nin Penceresinden Ramazan'a Farklı Bir Bakış
Yazarımız Melayê Torî, Ramazan ayı boyunca Ramazan Fıkhi İlmihali, Oruçla İlgili Soru ve Cevaplar, Günün Ayeti, Hadisi ve Sözü ile Sahabe Hayatından Tabloları kaleme alacak...
GÜNÜN AYETİ

 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحيمِ

اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ اَلْحَیُّ الْقَيُّومُ لَا تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ لَهُ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ مَنْ ذَا الَّذى يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلَّا بِاِذْنِه يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْديهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يُحيطُونَ بِشَیْءٍ مِنْ عِلْمِه اِلَّا بِمَا شَاءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَلَا يَؤُدُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِىُّ الْعَظيمُ
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür. (Bakara.255)
 
 GÜNÜN HADİSİ
 Ebu Zeri Gıfari (ra), Rasulullah (sav)'ın Rabbinden rivayet ettiği hadisi kudside şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Ey kullarım, ben zulmü  kendime haram kıldım, sizin aranızda da zulmü haram kıldım  O halde birbirinize zulmetmeyiniz  Ey kullarım, Benim hidayette kıldıklarımdan başka hepiniz delalettesiniz  O halde benden hidayet isteyin ki size hidayet vereyim  Ey kullarım, benim doyurduklarımdan başka hepiniz açsınız  öyle ise benden yiyecek isteyin ki size yiyecek vereyim  Ey kullarım, Benim giydirdiklerimden başka hepiniz çıplaksınız  öyle ise benden giyecek isteyiniz ki size giyecek vereyim  Ey kullarım, siz gece ve gündüz hata işliyorsunuz  Ben de bütün günahları affederim  öyle ise benden af isteyin sizi affedeyim  Ey kullarım, siz bana zarar veremezsiniz ki zarar veresiniz  Yine siz bana fayda veremezsiniz ki fayda veresiniz  Ey kullarım, evvel gelenleriniz, sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinlerinizin sizin aranızda en müttaki adamın kalbi gibi olsalar yine de mülkümde bir şey artmaz  Ey kullarım, evvel gelenleriniz sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinleriniz sizin aranızda en facir (isyankar) adamın kalbi gibi olsalar, yine de mülkümden bir şey eksilmez  Ey kullarım, evvel gelenleriniz, sonra gelecek olanlarınız, insanlarınız ve cinleriniz bir yerde dursalar da benden isteseler, ben de her birinize istediklerini versem bu benim yanımdaki (hazinem)den bir şey eksiltmez  Ancak denize batırılan iğnenin eksilttiği gibi eksiltir  Ey kullarım, onlar sizin amellerinizdir  Sizin hesabınıza olanları ben zapt ederim  Sonra onları size vereceğim  Kim hayır bulursa Allah'a hamd etsin  Kim de başka şey bulursa kendisinden başkasını kınamasın
(İmam Müslim
 
GÜNCEL SORULARA CEVAP

Soru-1: Adet halinde olan bir kadın mukabele dinlemeye nasıl devam edebilir?

Cevap-1:Adet özürlü olan bir kadın, namaz kılmak, oruç tutmak, tavaf etmek kuranı okuyup taşımak, camide durmak dışında,  Kur’an dinleyebilir. Sadece eğer mukabele camide yapılıyorsa camiye mukabeleyi dinlemek,takip etmek için giremez. Ama cami dışında bir yerde okunuyorsa yine gidilir ve dinlenebilir.

Soru-2: Oruçluyken makyaj yapmak orucu bozar mı?

Cevap-2:Krem sürmek, makyaj yapmak veya yaptırmakla oruç bozulmaz. Ancak,makyaj malzemeleri, herhangi bir şekilde ağız yada burun yoluyla boğaza ulaşması halinde oruç bozulur. Mesela, dudaklara sürülen ruj bu riski taşıyan maddeler arasında gelir. 

Soru-3: Namaz kılmayan bir kimse oruç tutabilir mi?

Cevap-3: Tutabilir.Çünkü namaz,orucun şartı değildir.Her ibadet kendi içinde değerlendirilir. Yalnız, kulluğu bir bütün olarak kabul eden ecdadımız, namaz kılmayıp da oruç tutanlara ‘’ berazê dev girtî ‘’ demişler.

Soru-4: Alkollü bir kimse oruç tutabilir mi?

Cevap-4: Bir kimse alkollü iken oruç tutamaz, namaz kılamaz.Alkolün tesiri geçip kişi bilincine sahip olunca oruç tutabilir.Çünkü ibadetlerde bilinçli olmak şarttır. Yüce Allah        ‘‘ sarhoş iken namaza yaklaşmayın’’ buyurmaktadır. Buna binaen bütün ibadetlerde bilinçlilik esastır.

Soru-5:Gıybet etmek orucu bozar mı?

Cevap-5: Oruçluyken gıybet etmek,yalan konuşmak ve benzeri cahilce davranışlarda bulunmak orucu bozmaz.Fakat bu tür davranışlar oruçluya yakışmaz ve tutulan orucun sevabının azalmasına sebep olurlar. Zira peygamber efendimiz ‘‘ oruçlu iken biri size kötü söz söylediğinde, cevaben ben oruçluyum deyin’‘ diye buyururken, oruçlu kişinin bütün organlarına oruç tutturulması gerektiğini bizlere ihtar etmektedir.

Soru-6: Babam hasta olduğu için oruç tutamadı.Sağlık durumunun iyiye gitme ihtimali yok.Ne yapmamız lazım?

Cevap-6:Yılın bütün mevsimlerinde oruç tutmaktan aciz olan, sürekli hasta kimselerin oruç tutmamaları ulemanın ortak görüşüne göre caizdir.Bu kimselerin oruçlarını kaza etme imkanları da bulunmamaktadır.Çünkü oruç tutabilecek durumda değillerdir.Bunların tutamadıkları her günün orucuna bedel bir fidye verilmesi gerekir.ALLAH (Celle celaluhu): ”Oruç tutmaya güçü yetmeyenlerin bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir” (bakara /184) buyurmaktadır. Hayatta iken gerekli fidyeleri vermemiş olan kimse-malı varsa-bu fidyelerin verilmesini vasiyet etmesi gerekir. Oruç tutamayıp fidye veren hastanın;ölünceye kadar iyileşmemesi gerekir.Sürekli hasta olup fidye vermiş olan kimse, daha sonraları iyileşmiş ve oruç tutmaya gücü yetse, oruç tutması, geçmiş günleri kaza etmesi gerekir.Verdiği fidyenin bir hükmü kalmaz, verdiği fidye nafile sadaka olur.

Soru-7: Ramazan orucunu tutarken dayanamayıp bilerek orucumu bozdum.Çok pişmanım.Ne yapmam gerekiyor?

Cevap-7:Oruç bir ibadet olduğu için,her ne şekilde olursa olsun başladıktan sonra orucu bozmak günahtır.Hem de büyük bir günahtır.Çünkü Ebu hureyreden rivayet dilen bir hadis-i şerifte peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

”Her kim dinen geçerli bir ruhsat veya hastalık olmaksızın Ramazan’dan bir günün orucunu yerse,bütün bir ömür oruç tutsa da onu ödemiş olmaz” (Tirmizi/ savm:27)

Bu nedenle birey işlemiş olduğu kusurdan dolayı  çok çok tövbe-istiğfar etmesi ve onu kaza etmesi, yani bozulan orucu gününe gün tutması gerekir. (Şafii mezhebinde cinsel ilişki ile bozulan oruca, Hanefi mezhebinde kasten bozulan Ramazan orucu), dinen geçeri mazeret olmadan bozulduğu takdir de,ayrıca kefaret adı verilen dünyevi bir ceza da vardır. Oruç kefareti,Ramazan ayında orucunu kasıtlı olarak bozan bir müslümanın, Ramazan ayı dışında ceza olarak,varsa bir köleyi azad etmesi; yoksa iki kameri ay veya altmış gün peş peşe oruç tutması;buna gücü yetmezse,her gün için bir fidye vermesidir. Kefaret orucu, ara vermeden iki kameri ay (günleri ne kadar olursa olsun) tutulur.Eğer kameri ay balında başlanmadı ise,peş peşe altmış gün tutulur.Bu sayıya bozulan her gün için, kaza orucu da eklenir. Örneğin, bir Ramazan’da üç gün kasıtlı oruç bozuldu ise, altmış gün kefaret ve üç gün kaza orucu tutacaktır. Kefaret orucunda niyetin vakti, geceden imsak vaktine kadardır.İmsaktan sonra niyetlenilse, bu nafile olmuş olur.Ve orucu niyette belirtmek gerekir. Kefaret orucuna başlamış bir kimse, özürsüz yere veya yolculuk ve hastalık gibi bir nedenlerle bu oruca bir gün bile ara verse, bu kefaret orucunu baştan başlaması gerekir. Kadının adet hali görmesi istisnadır. Kefaret orucuna güç yetiremeyen kimsenin her gün için verdiği fidye, fakir bir kimseye sabahlı akşamlı yiyecek vermesidir ki, bu da fitreye eşittir.

Soru-8:Amcam hastalığı sebebi ile üç yıl Ramazan ayında oruç tutamadı. Sağlık durumunun iyiye gitme ihtimali de yoktu.Bu sebeple verilmesi gerekli olan fidyeyi de verdi.Fakat şimdi iyileşti ne yapması lazım?

Cevap-8:Oruç tutamayıp fidye veren hastanın, ölünceye kadar iyileşmemesi gerekir. Sürekli hasta olup fidye vermiş olan kimse, daha sonraları iyileşmiş ve oruç tutmaya gücü yetse, oruç tutması, geçmiş günleri kaza etmesi gerekir.Verdiği fidyenin bir hükmü kalmaz, nafile sadaka olur.

Soru-9: Parfüm-kolonya gibi kokulu esansları  kullanmak orucu bozar mı?

Cevap-9:Parfüm ve kolonya gibi kokulu maddeleri  kullanmak ve koklamak orucu bozmaz ama kullanılmaları mekruhtur. Zira hadisi kudsilerde , oruçlunun ağız kokusu  Allah katında miskten daha hoştur. Hadisine binaen bu mübarek koku başka hiçbir tabii koku tarafından bastırılmaması esastır.

 

Soru-10:Ramazan ayı bazen 29 gün oluyor.Orucumuz eksik mi oluyor?

Cevap-10:Ramazan ayı hicri takvimi baz alındığı ve hicri takvim de ayın dünya etrafındaki hareketliliği esas aldığından ayların gün sayısı bazen 29 bazen de 30 olarak değişmektedir. Bu münasebetle ramazan ayı  bazı yıllarda 29, bazı yıllarda 30 gün olmaktadır. Ramazan ayı 29 gün olduğu zaman oruç yine tamdır. Çünkü farz olan, ramazanın denk geldiği o ayın tamamını oruçlu geçirmektir. Bu sebeple, Ramazan ayının 29 gün olduğu yıllarda tutulan orucun eksik olması söz konusu değildir. Nitekim  Peygamber efendimiz (S.A.V.)  de, dokuz ramazan orucu tutabilmiştir.Bunlardan beşi yirmi dokuz gün, dördü de otuz gün olarak tutmuşlardır.

Soru-11: Göze konan ilaç, boğaza kadar indiği halde orucu bozmuyor da, ne diye kulağa veya burna konan ilaç orucu bozuyor?

Cevap-11:Fıkıh üsulu dalında şöyle fıkhi bir kural var: Tabii menfezlerden (yaradılışta bulunan deliklerden) giren şeyler orucu bozar. Bunun için, tabii delik olan kulağa ilaç ve benzeri şeyler konunca oruç bozuluyor. Burun da, tabii deliktir. Sıvı ilaç, burna püskürtülürse orucu bozar. Tabii menfez olan makattan içeri giren şeyler de, orucu bozar. Göz, tabii delik değildir. Bunun için göze damlatılan ilaç, orucu bozmuyor.

Soru-12: Bazı kimseler, (Allah’ın  bildiği kuldan saklanmaz) diyerek, oruç tutan Müslümanlara saygısızlık yapıyorlar. Nusaybin şehrimizin en uğrak parklarında açıktan oruç yiyorlar. Açıktan oruç yemek, günah değil mi?

Cevap-12: Evet, günahtır. Günahı, açık da, gizli de işlemek caiz olmaz. Fakat nefsine, şeytana uyarak günah işleyen, günahını gizlemeli! Günahı gizlemek faydalıdır:  Cenab-ı Hak, (Günahı gizleyin) buyuruyor. Peygamber (S.A.V.) efendimiz de, (İnsan günahını dünyada gizlerse, Allah’da , Kıyamette bu günahı kullarından saklar) buyurur. Allah açıktan, çekinmeden günah işleyenlere, daha çok buğz eder. Fakat üzülerek günahını gizleyenleri, gizlediği için affedebilir. Hadis-i şerifte, (Bir günaha düşen, günahını gizlesin! Allah’ın örtüsünü onun üzerinde bulundursun!) buyrulmaktadır.Günah işlerken utanmalı. Başkasını kendi hakkında konuşturmamak, gıybetini ettirmemek için günahı gizlemeli. Çünkü (Hayâ imandandır) buyruluyor. Kişi işlediği günahla başkalarına  Kötü örnek olmamalı, başkalarının da günah işlemesine cesaret vermemeli bu münasebetle işliyorsa da işlediği günahını gizlemeli. Ancak, gizli de olsa günah işlemekten sakınmalıdır.

Soru-13: Hocam suya girdim boğazıma su kaçtı orucum bozulur mu?

Cevap-13: Generala cevap; İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)’ in ümmetine has üç günah Allah tarafından af olunmuştur.1-hata ile yapılan  2- Unutkanlıkla yapılan ( mesele oruçlu olduğunu bilerek bir şey yiyip içmek gibi,) 3- Kendisine zorla yaptırılan. Bu üç günah haricinde kul tarafından işlenilen her türlü günah dini olarak bir ceza müeyyedesini hak etmektedir. Sorunuzun cevabına gelince, istem dışı yapılan bu kusurunuzdan dolayı herhangi bir dini cezayı hak etmemekle beraber, o günün orucunu ramazan sonrası kaza etmeniz gerekmektedir. Zira suya girmek her zaman tabii menfezlerden su kaçırma riski taşımaktadır.
 
RAMAZAN FIKHİ İLMİHALİ
KULUN AÇLIKLA İMTİHANI

Madem kulluk vazifesi ile görevlendirildik, madem mahlukat ağacının en soylu meyvesi seçildik, bize düşen de bu kulluk vazifesine en uygun hareket tarzı ile hareket etmektir. Madem kuluz o zaman Allahın emrettiğine tereddüt etmeden uymalıyız. Kulluğu benimsemişsek eğer, mırın kırın etmeden, yan yollara sapmadan dosdoğru yolu kendimize yol etmeliyiz. Aç kal demişse açlığımıza ne haceti var demeden açlığı, susuz kal demişse nedeni ne demeden susuz kalmayı özümsemeliyiz. Zira dini emir ve yasakların hikmeti gündelik mantıkla çözülemez.

İşte bu ilahi kulluk bilinci ilkesine binaen oruç ibadetini düşündüğümüzde ,

Acaba bu mübarek ayın hakkını ve müstahakkını olması gerektiği gibi veriyor muyuz?

Oruç tutmakla mükellef kılınan inananların yüzde kaçı bu kutlu ibadeti olması gerektiği gibi ifa ediyorlar, gibi can alıcı sorularla karşı karşıya gelmekten kendimizi alamayız. Dinin temel direği olan namaz haricinde diğer bütün ameli ibadetlerde kul için mazeret zırhının arkasına sığınma olanağı bulunmaktadır. Malumunuz olduğu gibi İslam dininde özürler ve mazeretler ikiye ayrılır: şer’i mazeretler, hastalık, yolculuk, annenin bebeğini emzirmesi ve oruç tutmaya mani yaşlılık hali vs. bir de oruç tutmamanın şeytanı mazeretleri bulunmaktadır. Yaz günlerinin uzun olması, havaların mevsim normallerinin üstünde uzun olmaları, işlerin ağır olması gibi.

            Nebevi öğretiden öğrendiğimiz kadarıyla oruç ibadeti, sadece imsaktan iftara kadar aç ve susuz kalmak değildir. Oruç bir yönü ile de yön ve cihetten münezzeh olan yaratana yürekten yönelme halidir. Ona olması gerektiği gibi kulluk etmek, bilinçli bir şekilde sakınılması gerekenlerden sakınmak, emirlerine harfiyen uymak, yasaklarından şiddetle kaçınmaktır. Eğer oruç tutan birey, her organına oruç tutturamıyorsa, tuttuğu oruç sadece yüzeysel bir açlık grevinden öteye geçmez.

            Allahın kullar için koymuş olduğu emir ve yasaklar elbette kulların menfaati içindir.yani bütün İslami ilke ve hükümler insanların yararlarını gerçekleştirme amacına yöneliktir. Bu açıdan oruç ibadetine bakıldığında karşımıza imam gazalinin şu oruç tasnifi çıkmaktadır.
İmam gazali orucun üç derecesinden bahseder.

1-insanın bedeninde iştah ve şehvetin tatmin yeri olan iki azayı yani mide ve cinsel organı, iştah ve şehvet duyduğu şeylerden mahrum etmekten ibaret olan orucu, sıradan insanların (Avamın orucu) olarak tanımlar.

2-Bu iki organa ilaveten, gözü kulağı ve diğer azaları her türlü gayri islamı günahtan korumayı, özel kişilerin (HAVASIN ) orucu olarak.

3-Bu ilk iki tanıma girenlere riayet etmekle beraber, kalbini düşük emellerden, dünya düşüncelerden, hülasa masivadan arıtarak bütün benliğiyle Allaha bağlanmayı oruç tutanları, daha özel kişilerin (Ehasul havas ) orucu olarak tanımlar.

            Tutmuş olduğumuz oruç tanımlanan bu üç tamından hangisine uyarsa uysun, bakara süresinin 183. yetinde ifade edildiği gibi, ‘’ sakınasınız  diye’’ ifadesi tutulan orucun hikmetine açıkça ışık tutmaktadır. İslam dininde sakınmak (takva-ittika) günahlarla ilgili bir sakınmadır. Günaha uzak durmak, günaha bulaşmamak için çaba sarf etmektir. Günahlardan sakınma yöntemi olarak oruç ideal bir yöntemdir. Bireyi günaha iten Saikleri frenleme, masiyete itici duygular ve içgüdülerin baskısını azalta veya bu baskıya karşı iradenin gücünü artırma yöntemlerinden en etkili yol oruç ibadetidir. Bu hakikati çatısı altında barındırdığından dolayıdır ki İslam peygamberi orucu bir kalkan olarak tanımlamıştır.  Oruç ibadetinin ferdin iradesini güçlendirmesi ve onu günahlardan uzaklaştırması yanında, maddî imkânları yerinde olanları yoksulların, mahrumların halleriyle hallendirmek gibi bir işlevi daha vardır. Yeme, içme ve cinsel ilişki arzularını istedikleri gibi tatmin edebilenler, bundan mahrum olanların durumlarını ancak, aynı şartları yaşayarak anlayabilirler ve ancak bu yoldan onlara yardımcı olma konusunda daha duyarlı ve aktif hale gelebilirler. İslâm eğitimcileri bedenin arzularını frenlemenin, isteklerini doyurma konusunda kısıntıya gitmenin, insana mahsus olup ruh, nefis, kalp gibi kavramlarla ifade edilen diğer unsurun gelişmesi üzerindeki müsbet tesiri üzerinde de ısrarla durmuşlardır.

            Allah için aç kal ki kulluk kamışının ubudiyet sesi pürüzsüz çıksın.