YAZILAR Haber Girişi : 29 Kasım 2011 09:26

Nusaybin Atatürk Lisesi öğrencileri Rektör Omay ile ropörtaj yaptı

Nusaybin Atatürk Lisesi öğrencileri Rektör Omay ile ropörtaj yaptı
Nusaybin Atatürk Lisesi Öğrencileri, Simurg dergisi için Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay ile ropörtaj yaptı.
Nusaybinim.com Kültür Sanat Servisi
Nusaybin Atatürk Lisesi Öğrencileri, Simurg dergisi için Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay ile ropörtaj yaptı.
 
‘’Her şeyin temeli bir muhabbet ve medeniyet meselesidir. Bütün sorunlara aşk ve muhabbetle bakmak lazım diyerek  bir  mutasavvıf edası sergileyen  Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Serdar Bedii OMAY’la hayat ve eğitim üzerine bir röportaj.’’

Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Serdar Bedii OMAY kimdir? Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
       Serdar Bedii OMAY, Türkiye Cumhuriyetinin kendi halindeki bir vatandaşı. Bu vazifeyi Allah vermiş, devletimiz uygun görmüş yapıyoruz. 1961’de Mardinli bir ailenin çocuğu olarak Ankara’da doğdum. Mardin kökenli bir ailenin çocuğuyum. Liseyi Ankara Fen Lisesinde okudum. Üniversiteyi Hacettepe Tıp Fakültesinde okudum. Akabinde Ağrı’da mecburi hizmet yaptım. 1990 yılında Ege Üniversitesinde İç Hastalıkları Uzmanı, 1995’te Japonya Mie Tıp Fakültesinde Hematoloji Uzmanı ve Moleküler Hematoloji Doktoru olarak çalıştım. -Bu arada merak ederseniz diye söylüyorum iyi derecede Japonca biliyorum.Herkesin öğrenmesini tavsiye ederim çok güzel bir lisan-. 2005 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesinde Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı olarak görev yaptım. Kök hücre biyolojisi ve tedavileri ile ilgili önemli çalışmalar yaptık burada. Ondan sonra kendi memleketimin üniversitesini kurmak nasip oldu.
 
Soyadınız ilgimizi çok çekti. Omay eski Türklerde (Göktürk Yazıtlarında) anneleri ve çocukları koruyan olumlu nitelikleri bulunan ruh anlamına geliyor. Buradan hareketle atalarınızın eski Türklerle bir bağlantısı söz konusu mudur?
    Evet, doğrudur. Atalarımın eski Türklerle bir bağlantısı var. Mardin’e yerleşen Bayat Türkmenlerinin soyundanım. Babamın soyu oradan geliyor. Babaannem Cizreli bir Kürt, eşim ise Derikli Kürt bir hanımdır.
 
Ankara’da doğup büyüdünüz; ama aslen Mardinli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiniz. Bir gün Mardin’e rektör olarak atanacağınız hiç aklınızdan geçti mi?
   Hayır, hiç düşünmediğim bir şeydi. Yani tamamen insanın kadere inanası gelir. Benim Mardin’e rektör olarak atanacağım hiç hesapta kitapta olmayan bir şeydi. Ben inançlı bir insanım ve kadere inanırım. Dediğim gibi demek ki kaderimde Mardin’e rektör olarak atanacağım vardı.
Peki Mardin’i beğendiniz mi?
Beğenmemem mümkün değil, zaten benim memleketim. Sürekli gidip geldiğim çok sevdiğim bir yer. Mardin’i çok seviyorum.

Mardin Artuklu Üniversitesinin kuruluşunda ne gibi sıkıntılarla karşılaştınız?
   Üniversitemizin kuruluşunda çok önemli bir bürokrasi ve mevzuat problemiyle karşılaştık. Aslında bu ülkemizin genel bir sorunudur, sadece üniversitemizle sınırlı bir sorun değil. Bürokrasi ve mevzuat problemleri her kurumda önemli sorun  teşkil ediyor.Artuklu Üniversitesinin kuruluşunda da beni en çok sıkan bu tür problemler olmuştur.
 
Artuklu Üniversitesinin eğitim anlayışı hakkında neler söylemek istersiniz? Üniversitenizde eğitim gören öğrencilerinize aşılamak istediğiniz değerler nelerdir?
   Özgürlük, demokrasi, çoğulculuk, hür ifade, birbirine karşı saygılı olma, müsamaha, tolerans ve birlikte yaşama kültürü. Öğrencilerimize aşılamak istediğimiz değerler bunlardır. Bunu sağlayacak bir alt yapı oluşturduk. Kılık-kıyafet yönergesi uygulamıyoruz. Herhangi bir şekilde hiçbir ideolojinin, cemaatin üniversitedeki özgür  ve hür düşünceye tahakküm etmesine müsaade etmiyoruz. Resmi bir söylemimiz yok, tamamen bilimsel araştırmalara dayalı özgür bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Üniversitemizi, yerelden evrensele,evrenselden yerele hür tefekkür dünyasına taşımak ve onun içerisinden kendi medeniyetimizin küllerinden tekrar büyük medeniyetimizi yaratmak yönünde geleceğe taşımak istiyoruz.
 
Mardin, farklı dil ve dinlerin bir arada yaşadığı, ezan ve çan seslerinin aynı anda yükseldiği, farklı kültürden insanların yüzlerce yıl birlikte yaşadığı bir hoşgörü şehridir. Artuklu Üniversitesi olarak bu hoşgörü geleneğini gelecek nesillere nasıl aktarmayı düşünüyorsunuz?
    Çok güzel bir soru. İlim ve irfan her şeyin temelidir. Medeniyetimizin bu özellikleri giderek çok zayıfladı. Çok kültürlülük, çok dillilik  ve çok dinlilik geçtiğimiz yüz-yüz elli yıllık süreçte çok zayıfladı. Mardin’de de kaybolma noktasına doğru geldi. Ne yazık ki üzülerek söylüyorum, eskisi kadar Hristiyan, Ermeni ve Yahudi vatandaşımız yok. Yezidiler hemen hemen yok olma noktasına geldi. Bu medeniyetimiz açısından güzel bir gelişme değil. En azından kalanları korumak ve bu birlikte yaşama kültürünü devam ettirmek lazım. Üniversite olarak üstümüze düşen görevi bu kültürleri bir arada tutacak bilimsel araştırmalarla yerine getiriyoruz. Ülkemizin ilk Kürt Dili ve Edebiyatı bölümünü kurduk. Şu anda bu bölümde okuyan yüksek lisans öğrencilerimiz var ve eğitimlerine devam ediyorlar. Kürt Edebiyatının oluşumu ve gelişimi hakkında önemli araştırmalar yapıyoruz. Süryani Dili ve Edebiyatı bölümünü kurduk, onun çalışmaları devam ediyor. Arap Dili ve Edebiyatı bölümü ile Türk Dili ve Edebiyatı bölümü çalışmaları aralıksız sürüyor. Bunun yanında arkeoloji, sanat tarihi, felsefe, sosyoloji, antropoloji ve tarih gibi sosyal bilim bölümlerine çok önem veriyoruz. Bu bölümlerde bölgeye yönelik yoğun bir ilmi faaliyetle meşgulüz.
 
Ülkemiz farklı dil ve lehçelerin konuşulduğu zengin bir mozaiğe sahiptir.Bu anlamda kurulan Yaşayan Diller Enstitüsünün ülkemizin ilerlemesine ne gibi katkıları olacak?
    Türkiye Cumhuriyetinin coğrafyası Ortadoğu’dan ayrı düşünülemeyecek bir coğrafyadır. Bu coğrafyada ana unsurlar olarak Türkler, Araplar, Süryaniler ve Farslar birlikte büyük bir medeniyetin parçasını oluşturuyorlar. Hiç şüphesiz ki üniversitemizde bu alanlarla ilgili bilimsel çalışmaların yapılması, bu coğrafyada huzurun ve medeniyetin tekrardan yeşermesine ve ülkemizin muasır medeniyetler arasında büyük bir sıçrama yapmasına temel teşkil edecektir.
 
Bilge Köyü katliamı ile ilgili sorulan şiddetin önlenmesi nasıl gerçekleşecek sorusuna:’’Muhabbetle, sevgiyle, ilimle ve irfanla’’cevabınız bizim çok hoşumuza gitti. Bu konu hakkında tekrardan düşüncelerinizi alabilir miyiz?
    Öncelikle teşekkür ederim. Her şeyin temeli bir muhabbet ve medeniyet meselesidir. Meseleye aşk ile bakmak lazım; ki Allah’ın tecellisi aşk ile olur. Bunu hissetmek temelde asli meseldir. Bu da ilim ve irfan yoluyla olur. İlim ve irfan olduğunda hem şiddet, cehalet, katil ortadan kalkar hem de kan akmaz. Bilge Köyü katliamıyla ilgili olarak üniversitemizin çok ciddi bir araştırması oldu bunu sitemizde yayımladık. Bu şiddet olaylarının altyapısıyla ilgili ciddi sosyal analizler var bu raporda.
Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük Hematologlardan birisiniz. Bunun yanında edebiyat, tarih ve sanat alanlarına  da ilginiz olduğunu öğrendik. Tıp bilimi ile bu saydığımız diğer bilimler arasında bir ilişki var mıdır?
   Çok ilişki var. Çünkü eski dilde Tıp bilimini uygulayan insanlara hekim adı veriliyor. Hekim kelimesi ile hikmet kelimesi ortak kökten geliyor. Hikmet sahibi insana hakim denilir. Dolayısıyla hakim kelimesi ile hekim kelimesi birbiriyle ilişkilidir. Tıpta hikmet ile ilişkili olmayan hekimler, hekim olamazlar; ancak teknisyen doktor olabilirler. Dolayısıyla Tıp bilimi ile sosyal bilimler arasında çok derin bir ilişki var.
 
   Nusaybin’e Meslek Yüksekokulu kurulmasıyla ilgili ne gibi çalışmalarınız var?
   Nusaybin Meslek Yüksekokulu, ileride Nusaybin’de kurulacak olan üniversitenin başlangıcı olacak. Dünyanın ilk üniversitesi Nisibis Akademia orada kurulmuş. Mor Afram, Mor Yakup ve Huneyn Bin İshak gibi bilim adamları burada yetişmiştir. Bağdattaki Beyt-ül Hikme’nin Arapçaya tercüme edilen bütün Hint ve Grek klasikleri Nusaybin’de tercüme edilmiştir. Bunun yanında Girmeli’nin hemen yukarısında kuzeye doğru Mor Evgin diye çok büyük bir manastır var. Bu manastırda hem İslam medeniyeti adına hem de Batı medeniyeti adına çok önemli tercümeler yapılmış. Nusaybin’deki projemiz sadece oraya bir yüksekokul kurmakla sınırlı değil, Nusaybin’in kadim tarihine yakışacak bir yerleşke kurmaktır. Bu anlamda yüksekokul, üniversitenin alt yapısını oluşturacak. Şu anda arsa tahsisi işlemleriyle uğraşıyoruz.
 
   Nusaybin Meslek Yüksekokulunda hangi bölümleri açmayı düşünüyorsunuz?
   İlk olarak iki program açmayı düşünüyoruz. Nusaybin’in kültürel unsurlarını göz önünde bulundurarak Nusaybin’in ihtiyaçlarını karşılayacak iki program. Nusaybin’in Kamışlo kentiyle olan sınır münasebetinden dolayı ‘Gümrükçülük’ bölümünü açmayı düşünüyoruz. Bir de tarihi köklerinden kaynaklanan Nusaybin Tercümanlık bölümü açmayı düşünüyoruz.

   Mardin Artuklu Üniversitesinin 2011 yılı projelerinden bahseder misiniz?
   2011 öğretim yılında Allah kısmet ederse Süryani Dili ve Edebiyatı bölümü ile Sosyoloji bölümüne öğrenci alacağız. Sağlık Meslek Yüksekokulunda yeni programlar açacağız. Diyarbakır yolu üzerindeki yeni yerleşkemizin inşaatını büyük oranda tamamlamış olacağız. 2012 yılında oraya taşınmayı hayal ediyoruz. Nusaybin’deki Meslek Yüksekokulunun inşaatına başlayacağız. Kızıltepe’de bir Yüksekokul kurmayı amaçlıyoruz. Uzakdoğu ve kadim Mezopotamya tıpının çeşitli özelliklerini Mardin’de canlandırmayı düşünüyoruz.
Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz. Ancak bir eğitimci olarak eklemek istediğiniz bir şey varsa düşüncelerinizi bizimle paylaşmanızdan mutluluk duyarız.
   Ben teşekkür ederim. ilk başta Nusaybinli olduğunuz için çok şanslısınız. Çok büyük bir tarihi medeniyet merkezinde yaşıyorsunuz. Kendi köklerinizi unutmadan modern zamanlarda yeni bir medeniyetin parçası olmaya çalışın.

Nusaybin Atatürk Lisesi Simurg Dergisi Emekçileri
Zehra TÜRE      Hamza AYDIN      Gülbahar YAŞAR   Barin AKMEŞE
    10/J                   12 TM/B                     12 TM/A                 10/J