Değerli okurlarım, bizde, siyasi tarihimize geçmiş çok sayıda mizahi söz ve fıkra vardır ve geçmişteki bu örneklerin her biri cidden birer şaheser gibidir. Ama ince bir yaratıcılık eseri olan siyasi mizahımız özellikle 12 Eylül sonrasında ve gerekse günümüzde neredeyse kaybolup gitmiş, politik şakalardaki yaratıcı espriler kültür seviyesindeki değişikliklerle orantılı olarak azalmış yahut tamamen yok olmuş. Bu sebeple bu haftaki yazımı birkaç fıkraya ayırdım. Büyük bir zevkle okuyacağınızı umuyorum.
Diktatör ve oğlu!
Ülkenin diktatörü, bir gezi sırasında kendisinden para isteyen oğlunu tersleyerek “şimdi meşgulüm , annenden iste” der.
Oğlan gider, annesine: “Bana biraz para verir misin anne?” der.
“Ne yapacaksın evladım parayı?”
“Aşağıdaki köylülere atacağım.”
Kocasına kızgın olan kadın, çantasından bir tomar para çıkartır, onları oğluna verirken “Bak evladım” der Eğer aşağıdaki fakir köylüleri sevindirmek istiyorsan al bu paraları aşağıya at. Yok eğer bütün milleti sevindirmek istiyorsan babanı aşağıya at!
Gerçek dostlar kimlerdir?
Padişah Abdülaziz’in Sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa (1814-1868) sevilen bir devlet adamıydı.
Emrindeki vezirler bir gün ona sorarlar:
“Gerçek dostlarınız kimlerdir paşam?”
Fuat Paşa şöyle cevap verir:
“Şimdi sadrazamım, güç bende, mevki ve ikbal içindeyim. Bunlar elden gittiği zaman beni arayan ve soranlar gerçek dostlarımdır.”
Alim misin, zalim misin?
1200 yıllarda yaşayan Nasreddin Hoca, Moğol istilasına uğrayan Anadolu’nun çalkantılı ve perişan günlerinde nükte ve mizahla insanların çilesine tercüman olmuştur.
Hocanın yaşadığı dönemde Zalim Haccac adında gerçekten zalim bir hükümdar varmış.
Saraya çağırdığı insanlara “Ben alim miyim, zalim miyim?” diye sorarmış.
“Zalimsin” diyenin de “alimsin” diyenin de acımasızca kellesini kestirirmiş.
Günlerden bir gün Nasreddin Hoca’yı çağırtmış.
Ona da aynı soruyu sormuş:
“Hoca, söyle bakalım, ben alim miyim, zalim mi?”
Nasreddin Hoca:
“Haşa sultanım” demiş “Zalim olan siz değilsiniz . Zalim olan asıl biziz ki, Allah bizleri cezalandırmak için sizi bizim başımıza yolladı!”
Temel’in başbakanlığı…
Rizeli Temel:
“Uşaklar, karar verdim, politikaya atılıp Başbakan olacağum” demiş.
Arkadaşları şaşkınlık içinde “Yahu sen deli misun? demişler,
Temel ciddi ciddi cevap vermiş:
“Deli olmak şart midur ki?”
Padişah seçen halk!
İki berduş, kasaba meydanında avare avare dolaşırken bir kalabalığa rastlamış. Bakınırken bir güvercin uçup berduşlardan birinin başına konmuş.
Meğerse o gün meydanda padişahlık seçimi yapılıyormuş. Halk toplanıp “Yaşasın artık padişahımız sensin” diye bağırmış.
Berduş aynı gün padişahlığa başlayıp arkadaşlarını da sadrazam yapmış. Ancak halka hep zulüm yapıyor, boyun vuruyor, vergi salıyormuş. Arkadaşı “Yapma birader, halka yazık değil mi?” deyince berduş padişah şöyle cevap vermiş:
“Güvercin uçurup padişah seçen halka böylesi az bile!”
Günün Sözü: ”Uçurtmalar, rüzgarın gücüne direnip, ona karşı koydukları için yükselir!”
Abdulbaki AKBAL
S.M.Mali Müşavir-B.Denetçi