Kıssadan Hisse (9)

Değerli okurlarım, birkaç yıldır felaketlerin birbiri ardına geldiği acılarla dolu bir dönemi yaşıyoruz. Diğer taraftan ekonomik krizin boyutları da eklenince dayanılmaz bir hal alıyor. Bu sebeple haftaki köşe yazımı birkaç fıkraya ayırdım. Büyük bir zevkle okuyacağınızı umuyorum. 

 

Azrail nasıl haber verir? 

 

Azrail, bir gün ıssız bir dağ başında kalmış… 

Kim bilir kimin canını almaktan geliyormuş! Bir fırtına, bir soğuk, bir yağmur… Derken bir oduncu kulübesi görmüş… Kapıyı çalıp “Tanrı misafiri” diye içeri girmiş. Oduncuyla karısı onu ocak başına geçirmişler sıcak çorba vermişler. Sonra başlamış yarenlik… 

“Hemşerim, sen kimsin, kimlerdensin?” 

“Ben Azrail’im” 

Oduncu fena korkmuş… 

Azrail “Korkma daha senin sıran gelmedi.” Deyince rahatlayan oduncu demiş ki: 

“Ey Azrail, senden bir ricam var. Benim canımı almak zamanı gelince, daha önceden haber verir misin?” 

“Olur, veririm.” 

Aradan yıllar geçmiş… Kapı çalınmış, yine Azrail: 

“Hazırlan, sıran geldi!” 

Oduncu şaşırmış: 

“Hani haber verecektin?” 

Azrail gülmüş: 

“Verdim… Önce romatizma oldun, sonra belin büküldü, nefes darlığı başladı, gözlerin iyi görmedi, kalbin tekledi… Bunların hepsi birer haberdi ama sen anlamadın” 

 

Sosyal adalet dedikleri… 

 

İktidar kanadında “Sosyal adalet “lafından geçilmiyor! Peki, nedir onların anladıkları sosyal adalet? Nakledeceğimiz fıkra bunu anlatıyor. Aslan, eşek ve tilki ava çıkmışlar ve bir geyiği avlayıp gelmişler. Aslan “Şunu adil bir şekilde pay edin” diye emretmiş. Eşek, avı üç eşit parçaya bölmüş, herkesin payını vermiş ama beğenmeyip kükremiş: 

“Hani benim aslan payım?” 

Eşek, eşekliğinden olacak anlamamış: 

“Ne demek aslan payı” 

Aslan kızıp, bir pençede eşeği parçalamış, sonra tilkiye dönmüş: 

“Hadi, sen pay et.” 

“Efendim” demiş tilki “Sizin olduğunuz yerde pay etmek ne demek? Hepsi sizin, buyurun!” 

Aslan hayretle sormuş: 

“Sen bu adil paylaşmayı nereden öğrendin?” 

Tilki, cansız yatan eşeği göstererek: 

“Eşeğin akıbetinden öğrendim” demiş “Bunun adına da sosyal adalet diyorlar!” 

 

Farelerin toplantısı 

 

Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar. 

Pek çok fikir öne sürülür. Hiç biri kabul görmez… 

En sonunda genç bir fare, kedinin boynuna bir çan asmayı önerir. Böylece, kedi onlara yaklaşırken çan sesini duyup kaçabileceklerdir. Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır. 

Bu arada, bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir. “Fakat” der. “Kafamı bir soru kurcalıyor. Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak?” 

Bir plan yapmak ayrı, o planı gerçekleştirmek ayrıdır! 

 

 

Günün Sözü :”Sevgi varken nefret niye, 

                        Barış varken savaş niye 

                        Kardeşlik varken didişmek niye 

                        Dostluk varken düşmanlık niye 

                        Hoşgörü varken bağnazlık niye, 

                        Özgürlük varken tutsaklık niye, 

                        Adalet varken, haksızlık niye?” 

                                             (Hacı Bektaş-ı Veli) 

 

Abdulbaki AKBAL 

S.M.Mali Müşavir-B.Denetçi