Bir araştırmanın düşüncesi!
Dünya da işgal, sömürme, haksızlık olmuştur. Ama Kürtlerin üzerine uygulanan zulüm hakaret farklıdır. Kürt dili, kültürü isimleri, varlığı dahil yasaklanmıştır. Ne işgalcilerin ne de çevredeki Müslüman alimi, ne de aydınlar sesini çıkarmadılar. Hepsi ağzını kilitlediler! Bu sessizlik hala devam etmektedir, ayıptır ayıp!
Yani sadece ezilme ve sömürülme edebiyatı yapılarak modern dünyanın uygar edebiyatıyla bütünleşemez . Kürtlerin mazlum ve mağdur olması bir vakıadır. Ama maalesef Kürtler mazlum ve mağduriyetlikleriyle, doğuştan haklı olsalar bile, uygar dünya ile bütünleşmeleri mümkün değildir. Mazlumiyet nasıl estetik ve edebi normlarla iyi bir modern edebiyat haline getirebilinir? Kürtleri sorunu budur. Kürtler tarihlerinin hiçbir dönemde demokratik bir yaşamla tanışmamışlardır ve hoşgörüye dayanan bir toplumsal ilişkiye sahip olmamışlardır. Toplumsal yaşamları dünyadaki gelişme ve uygarlıktan her zaman uzak, kapalı ve izole oldu. Genel olarak bölgenin ve Kürtleri baskı altında tutan devletlerin de ne kadar totaliter ve anti-demokratik oldukları ortada.
Bazı Kürt çevrelerin bir umut olarak gördükleri ve kıskançlıkla sarıldıkları doğu Blok türü başlar ve anti demokratik faaliyete başlıyor.
Demokrasi ve demokratik düşünce uzun bir sürecin sonunda oluşuyor ve bir koşulun olgulaşmasıyla yer ediyor. Kürtler ne bu süreçleri yaşadı ne de söz konusu koşuları tanıdı. Özelikle Kürtleri baskı altında tutan rejimler her türlü aydınlık gruplara engelledi. Eğitim, iletişim, radyo- televizyon dili olarak, yasaklanmış bir dile edebiyat dili yaratmak gerçekten zor. Modern bir edebiyat dili yok, okuyucu yok, okul yok, kurum yok iletişim yok organı yok entelektüel dünyası son derece zayıf ve sınırlı, eleştirmeni yok, çevirmeni yok, pazarı yok.
Yüzyıllardan bu yana Kürtler hep karanlıklara mahkum edilmeye çalışıldı. Dünyadan kopuk, kendi içine kapanık, aydınlıktan uzak bir toplum. Mezopotamyada bir çok dil yok olup gitti. Ama Kürtçe hala diri. Bir dildeki en büyük modernizasyon da bu dilin modern edebiyata ulaşmasıdır. Çünkü Türkiye de henüz Kürtçe okuma yazma alışkanlığı yok. Kürtçe eğitim dili olarak yasak olduğu için normal bir Kürt, Kürtçe konuşsa da Kürtçe okumasını beceremiyor. Çünkü Kürtlerde Kürtçe okumak geleneği, alışkanlığı henüz yok. Şimdiye kadar Kürtçenin hiçbir hakkı olmamış. Eşitiz deniliyor. Ama nasıl bir eşitlik? Kürtçenin hiçbir imkanı yok. Kürtçe serbesttir deniliyor. Alay ediliyor resmen. Nasıl serbest Kürtçe? Eğitim dili olarak değimli ? bir dilin serbestliği o dilin eğitim dili olarak kabul edilmesinde yatar.
Artık dünya bambaşka bir yere gidiyor. Globalleşme her dilin, her kültürün kendisini ifadesini esas alıyor. Mezopotamya bütün uygarlıkları beşiği. Bütün bir Ortadoğu için ortak bir federasyon olabilir. Fakat rejimlerin yarattığı sorunlar var. Bunların aşılması gerekir. Tehdit altındaki dil, din ve kültürleri korumak insanlık borcudur. Mezopotamyanın, aynı zamanda, bir savaş alanı olduğunu da biliyoruz. Bölge insani birbirine düşman hale getirilip, boğazlattırılmıştır. Ve savaşlar , kırımlar, kıyımlar birbirini izlemişler. Dicle ve Fıratın, o coşkulu ve bereketli nehirlerin suladığı ve yaşam verdiği Mezopotamya, uygarlıklar ve kültürler merkezi, ne yazık ki, utanç verici, tüm insanlık için yüz kızartıcı vahşet ve katliamlara da tanık olmuştur.
Elbette diyorum tüm Mezopotamya ve Orta doğu bugün tam bir çelişkiler, çatışmalar ve savaşlar bataklığı halindedir