Derin Gevezelik!

Modern Dünyanın herhangi bir yerinde derin olmayan bir devlet yapısı var mıdır acaba? Hiç sanmam! Bir kere devlet, işlevi gereği derin olmak zorundadır. Derin olmayan devlet, bir kere ciddi açıdan devlet olamaz. Hangi demokratik burjuva devletini örnek alırsanız alın, mutlaka bir yandan gizlisi saklısı olan, yasal çerçevenin kenarında dolaşan, yasaları ve değerleri kendine göre yorumlayan, kendisini devletle özdeşleştiren, devletin “yüce” menfaatlerini koruyan bir yanını göreceksiniz…
 
 Devlet olgusu zaten tüm bu özellikleri kendi bünyesinde taşır.

Türkiye’de de bu böyledir. Yalınız Türkiye’deki derin devlet yapılanması çağdaş ve demokratik burjuva devletlerine göre biraz daha acemi, biraz daha şizofren milliyetçi, biraz daha vatanı kurtaran popüler figürlerin hayal dünyasında yaşayan Kemalist düzenin uzantıları oluyor bunlar. Yani devletin “yüce” menfaatleri yerine kendi kişisel çıkarlarını halka empoze etme uğraşı içindedirler bunlar. Devlet benim mantığı ile hareket ediyorlar.

Ama şu da bir gerçektir; bu mantık gerici ve köhnemiş bir mentaliteyi temsil ediyor.

O nedenle de iplikleri hep çabuk pazara çıkıyor bunların. Öyle sanıldığı gibi de pek fazla derinlikleri yoktur. Derinlik için tecrübe, bilgi, gelenek, genel kültür ve dünyayı doğru okuma özellikleri onlarda hele hiç yoktur. Bu kesimlere egemen olan, onları yönlendiren bir yüzeysel Vatan, Millet, Sakarya düşüncesi yaygındır. Bu da aslında kendi özel çıkarlarıdır, bunların devletin çıkarları ile doğrudan ilişkileri bile yoktur.

O nedenle de bu kesimler durumdan kendilerine hep vazife çıkarırlar!

Türkiye’de böyle olmayan kesimler mi var sanki? Bunları belki parmak sayılarıyla saymak mümkündür, geride kalan kesimin bilinç altında ise şizofren bir milliyetçilik vardır. Bu şizofren milliyetçilik derin gevezeliklerle doludur, en temel özelliği ahkam kesmektir, millet adına konuşmaktır…

Hangi açıdan yaklaşırsanız yaklaşın, tam olarak şeffaf bir burjuva devlet yoktur. Olamaz da.

Durum böyle olunca sık sık derin devletten söz etmek bence, derin bir gevezeliktir. Derin devletin, derin olmayan devletten farkı nedir ki? Hepsi aynı kapıya çıkmıyor mu? Derin devletin elemanları olarak bizlere anlatılan kesimler devletin ücretli personeli değil midir? Derin devletin temsilcileri olarak kamuoyuna sunulan kesimler yine zamanında devlete bakan olmuşlar, devlete Başbakan olmuşlar, devlete Cumhurbaşkanı olmuşlar, devlet ordusunda yüksek rütbeli komutan olmuşlar, vs…

Peki nerede kaldı bu gizli derin devletin gizli elemanları? Bunun derinliği ve gizliliği nerede kaldı? Sağda solda dökülmüyorlar mı bunlar?

Hem derin devlet elemanları olarak sunulan kesimler hem de derin olmayan, yani açık ve legal olan devlet taraftarları devletin tepesinde görev almıyorlar mı? Bunlar aynı kaynaktan beslenmiyorlar mı? Aynı ağacın meyveleri değil mi? Devletin olanaklarını kullanmıyorlar mı? Ortak mayaları milliyetçi ırkçı bir düşünce ortamı değil midir?

Neresinden bakarsanız bakın, devlet ve derin devlet olarak yapılan ayırım gerçekçi ve bilimsel bir gösterge değildir. Çünkü devlet bir bütündür. Kuşkusuz devletin özünde zor vardır. Bu zor devletin tekelindedir ve bu egemen sınıfların çıkarları üzerine bina edilmiştir…

Söz konusu söylemler devletin asıl fonksiyonunu örtbas etmek için geliştirilmiştir. En masum demokratikleşme taleplerine karşı bile hemen derin devletin bunu istemediği öne sürülür. Kürt sorunu için en masum olan reform önerileri bile yine aynı gerekçeler reddedilir.

Bir kere bu gerçeğin değişmesi için siyasi aktörlerin cesur olması gerekiyor. Havadan sudan bahaneler terk etmek gerekiyor. Deklere edilen  amaç ve programlar doğrultusunda toplumu adım adım demokratikleştirmek, Kürt sorununda cesur ve ileriye dönük reform paketleri uygulamak, siyaseti ve hukuku devlet organlarına egemen kılmak, insan hakları ve düşünce özgürlüğünü yaygınlaştırmak için neden hep derin devlet engeli üzerine gevezelik yapılıyor? Bunun derinliği nerede? Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde reformlara yüzde yüz katılım diye bir şey söz konusu olamaz. En masum reformlara bile direnen kesimler hep varolmuştur. Çünkü her reform küçük çıkar gruplarını rahatsız eder, onların imtiyazlarını kısıtlar, hareket alanlarını daraltır…

Artık siyaset alanında derin gevezeliklere paydos dememiz gerekmiyor mu?.