Gündem

Gündem demek her şeyden önce ihtiyaç ve sorunların belli bir sıraya konması demektir. Yani sorun ve ihtiyaçların dizayn edilmesidir. Gündemlerin temel esasları toplumsal sorunlar oluyor. İnsanların çözebileceği, onları yakından ilgilendiren sorunlar gündemlere taşınır. Bunlar sıraya konduktan sonra da, ihtiyaç ve sorunların aciliyet derecesine göre tartışılması ve karara bağlanması zorunlu oluyor. Sonra da bu alanda oluşan fikir ve projelerin hayata uygulanması esas amaç olmalıdır. 
    Bireylerin, örgütlerin, kurumların, sosyal ve kültürel grupların elbette acil duruma göre gündemleri farklı olacak. Herkes hayattaki amaçlarına göre gündemlerini belirleyecekler. Bir siyasi parti ile bir bireyin gündemi elbette bir olamaz. Bir devletin, bir derneğin bir uluslar arası kuruluşun gündemi elbette bir olamaz. Bu doğaldır. Ama herkesin gündemi de konumuna göre, hayattaki amaçlarına göre elbette önemli olacak…
    Peki, ilçemizin gündemi nedir dediğimiz zaman, akla ilk önce hangi ortak ihtiyaçlar ve sorunlar gelir? Bu konuda pek ortak bir gündemiz yoktur demek, pek abartılı olmaz! Çünkü birbirimizle yeterince konuşmuyoruz, ortak sorunlarımızı yeterince tartışmıyoruz, yeterince fikir ve projelerimiz karara bağlamıyoruz. Şu bir gerçektir; sosyal ve kültürel iletişim konusunda büyük eksiklerimiz var. Yani tüm kesimler, bireyler, kuruluşlar ilçemizin ortak sorunları ve ihtiyaçları konusunda bir diyalog içinde değildir.
    Diyalog yerine monolog kültürü egemendir!
    Sanki ilçemizin insanları birbirlerine küsmüşler! Sanki konuşmaktan korkuyorlar! Sanki bir zamanlar birbirlerini çok incitmişler ve bu ahlaki yükün sorumluluğu konusunda derin düşüncelere sahiptirler. Konuşturmayın beni demeye getiriyorlar! Zamanı değildir demeye getiriyorlar! Sanki sorunlarımız başka bir yerde çözülecekmiş gibi bir hava var. Yalnız bu kirli hava da kesinlikle oksijen yoktur ve ölümcül bir havadır bu! 
    Bu havanın kesinlikle dağıtılması gerekiyor!
    Bu bağlamda bazılarının hesabı küçüktür, bireyseldir, sadece kendi çıkarını düşünür, toplumsal konularda herhangi bir çabanın içine girmez. Hâlbuki çok temel sorunlar her zaman toplumsaldır, konulara toplumsal yaklaşmadığımız zaman, o sorunlar hep yerinde duracaklar. Çözümleri de başka bahara kalacak. Zaten  bu baharın da gelmeye hiç niyeti yok!
    Bakınız şimdi; ilçemizde bir demokrasi eksiği var ve yaratıcı bir diyalog da yok. Eksik olan şudur; demokrasi mekanizmalarını yeterince işletemiyoruz. Demokrasi kültürü ilçemizde pekiyi oturmamıştır. Bilindiği gibi demokratik ortak paydalar ancak diyalogla, hoşgörüyle meydana çıkarlar. Bu hususlar da ancak insanlar doğal olarak birlikte oldukları zamanlarda gündeme gelirler. Şunu biliyoruz; herkes kendi kulvarında cirit atıyor ama bir türlü ortak ve birleştirici kulvarlarda buluşamıyoruz. Bunun temel nedeni siyasi ve sosyal kopukluktur, herkesin kendi kabuğuna çekilmesidir. Nemelazımcılıktır! Hâlbuki ilçe insanlarının kaderi ortaktır. Siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun, sosyal ilişkilerimiz ne olursa olsun, farklılıklarımız ne olursa olsun birlikte yaşamak zorundayız.
    Mesela eğitimle uğraşan sendikalarımız, yani öğretmenlerimiz, evet, örnek olması gereken öğretmenler, bir türlü ortak noktalarda buluşamıyorlar. Ortada dev gibi duran eğitim sorunlarımız varken, çoğunlukla öğretmenlerimiz zamanlarını okey oynamakla, iddia oynamakla geçiriyorlar! Çizgi filmlerdeki Tom ve Jerry misali hep birbirlerini gagalamakla uğraşıyorlar. En büyük dertleri birbirlerini değişik platform karalamaktır. Ya da mevki sahibi olan birbirlerinin yerine geçmek, statü elde etmek, belli mevkilere göz dikmektir. En büyük amaçları bir eğitim kurumuna müdür olmaktır. Bu yolda her türlü dedikodu, karalama geçerlidir, yap yapabildiğin kadar!
    Öte yandan bütün sivil toplum kuruluşlarının ilçemizle ilgili ortak bir eylem programı ya da bunların birliktelik ilkeleri yoktur. Bu eylem programı ve birliktelik ilkeleri herkesi kapsamalı, herkese hitap etmeli, herkesi bağrına basmalı. İlçemizin kalkınması, demokratikleşmesi, kentsel düzenin belli kalite normlarına göre yürümesi, adil yerel yönetimler, çevre temizliği, insanların kendi kimliğine sahip çıkması, işsizlikle mücadele, anadilde eğitim hakkı ve bu gibi ilkeler etrafında neden birleşemiyoruz ki?
    Herkes bu ilkeleri şöyle böyle kabul eder ama siyasi önyargılar birlikte çalışmanın önünde ciddi bir engel oluşturuyor.
    Vahim bir durum daha var; ilçemizde faaliyet gösteren siyasi partiler birbirlerine selam bile vermiyorlar! Şimdiye kadar ortak hiç bir etkinlikleri olmamış. Hâlbuki en fazla birbirleriyle konuşması gereken onlar olmalıydı!  Mesela Newroz Bayramı ilçemizde birlikte kutlanamaz mıydı? Newroz bir ulusal bayram olduğuna göre bunu birlikte kutlamanın ne zararı olabilir ki! Herkes gücü oranında bu kutlamada yer alabilirse, inanın, Newroz çok daha coşkulu ve anlamlı geçecektir. Yine anadilde eğitim hakkı için neden öğretmen sendikaları birlikte hareket etmeye özen göstermiyorlar? Eğitim Bir Sen’li öğretmenlerin anadile ihtiyaçları yok mu? Herkesin bir anadili olduğuna göre, mutlaka onların da bir anadili vardır. Bu dilde eğitim hakkı için onların da mücadele etmesi kadar doğal bir şey olabilir mi?
    Yine ilçemizde var olan yerel yönetim kurumlarının birbirleriyle ne kadar ortaklaşabiliyorlar? Mesela trafik polisi ve zabıtalar, ilçemizin trafik sorunları için ne kadar birlikte çalışmışlar? Mesela kaldırım işgallerinin son bulması için ne kadar el ele veriyoruz?     Mesela temizlik konusunda bireyler ve kurumlar görevlerini ne kadar yerine getirebiliyorlar m?
    Soruları çoğaltabiliriz. Ama sonuç değişmeyecektir.
    O nedenle diyorum ki Nusaybin için ortak gündem ve ilkeler bulmalıyız. Ayrı durabiliriz ama ilçemizin geleceği için ortak hareket edebiliriz…