Yalakacı Siyaset

Siyasette yalakacı olmak bir ahlak sorunudur. İyi bir ahlak duruşuna sahip olmayan siyasetçiler her türlü metodu geçerli sayarlar. Yalan söyleme, ihanet,  iftira atmak, komplo düzenleme, tuzak kurma, hırsızlık, sahte sevgi ifadeleri, düzenbazlık, adam kayırma, kendi kişisel çıkarını toplumun, örgütün çıkarlarından üstün tutma vb. gibi etkinliklerin içinde bulunmak, normal bir tutum olarak değerlendirilir. Sanki siyaset bundan ibaretmiş gibi bir algılama var toplumda.
 Siyasette her şey geçerlidir demek kadar ahlaksız bir tutum yoktur bence.Tam tersine siyasette geçerli olmayanı, olmaması gerekeni, gerçekten çirkin olanı siyasete taşımak, aslında kötü ahlak değerlerinin belirtileri olarak algılamak gerekiyor. Siyasetin kötü ahlakı budur ve bu tutum her zaman mahkûm edilmelidir. Siyasetin kirlenmesi böyle başlıyor.
 Bakınız şimdi; her siyasi ya da sosyal hareket başkanına veya liderine karşı saygılı olması kadar güzel bir şey yoktur. Sadece lider ya da başkanlara değil tüm insanlara saygı temelinde yaklaşmak insani bir şeydir. Bu teşvik edilmelidir. Tüm insanlara saygıyla yaklaşmak elbette güzel ahlaki bir duruştur.
 Doğal olarak burada da bir sınır vardır: Mesela sürekli yalan söyleyen birisine karşı insanlar saygılarını kayıp etmezler mi? Başkaları için kuyu kazan, tuzak kuran, tecavüz eden birisine karşı ne kadar saygımızı muhafaza edebiliriz ki? Bu demek oluyor ki saygınında bir sınırı var. Bu sınırı belirlemek elbette ahlaki bir sorundur.
 Bu bağlamda şunu da vurgulamakta yarar var, saygı başka bir şeydir yalakacılık yapmak başka bir şeydir.  Müritleşmek ayrı bir şeydir, sevmek ayrı bir şeydir. Her alanda dayanışmacı ve eşitlikçi olmak başka bir şeydir, temel fikirlere ihanet etmek başka bir şeydir. Ortak dava için deneyimli, bilgili, karakterli insanları kazanmak başka bir şeydir, etrafında yalakacı ve beceriksiz insanlar toplamak başka bir şeydir.
 Bu zincir böyle uzayıp gider… Kötü örneklerde hep siyaset kültüründe kendini dışa vuruyor.
 Mesela Baykal ve CHP içindeki son gelişmeler yukarıda ifade etmeye çalıştığım konulara iyi bir örnek teşkil ediyorlar. Dün Baykal için ağlayanlar hemen saf değiştirdiler. Şimdi bıyık altından Baykal’a gülüyorlar. Dün inadına Baykal diyenler, bugün inadına başka bir isim etrafında toplanıyor. Kürtçede bir deyim var; öküz düştüğü zaman, bıçaklarını bileyenler çoğalıyor! Dün Baykal’ı öve öve bitiremeyenler, Baykal sayesinde bir yerlere gelen kesimler hemen ona sırtlarını döndüler.  Baykal’ın engin siyaset tecrübesinden ve bilgisinde söz edenler, bugün başka değerlere vurgu yapıyorlar. Baykal’ın adamları olanlar bugün başkalarının adamları olmuşlar. Aslında dava adamları değil, kendileri için adam olmuşlar bunlar, kişisel çıkarları nerede ise kendileri de o yöne doğru giderler. Asıl suçlu ise bana göre Baykal’ın kendisidir. Neden bu kadar yalakacıyı etrafınızda topladınız beyefendi! Neden bu insanlarla yıllarca siyaset yaptınız? Hani diyarlar ya; tencere yuvarlanmış kabanı bulmuş. Birbirinize benziyorsunuz.
 Yani iktidara kim yakınsa, kim kırıntı vaat ediyorsa onların adamı olmak kadar ahlaksız bir duruş olabilir mi?.

Daha CHP’ye başkan olmadan bile Kemal Kılıçdaroğlun’a siyasi gerçekliğimizle ilgisi olmayan bir sürü yalakacı sıfat yakıştırmaya başladırlar. Herkes kendine göre Kemal beye bir sıfat uydurmaya çalışıyor. Bunların arasında en uydurma olanı da Gandi benzetmesidir.

Kemal Kılıçdaroğlu kim Mahatma Gandi kim?

Kiliçdaroğlu hem Kürt ve hem de Alevi, yani çifte baskıya maruz kalmış birisi…

Mahatma Gandi İngiliz sömürgeciliğine karşı Hindistan Halkının bağımsızlık mücadelesine öncülük etmiş bir lider değil mi?. Yani kendi halkının yanında yer alan bir siyasetçidir Mahatma Gandi. Bir kere partisi sömürgeciliğe karşıydı.  İlkesel olarak şiddeti ret eden bir siyasi akımın lideriydi.

CHP böyle bir parti midir? Bu iddiaya kargalar bile güler…

Kemal Kılıçdaroğlu böyle birisi midir? Alakası yok! Bir kere Dersim katliamından siyasi ve ahlakı olarak sorumlu olanların partisinde yer almış birisidir kemal bey. O kendi halkının mücadelesi yanında hiç yer almamıştır. Tersine halkına zülüm edenlerin, onları sürgüne gönderenlerin yanında yer almıştır Kemal bey.  O hala şiddet taraftarı olan bir partide siyaset yapmaktadır. Bir kere Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gandi’ye benzeye bilmesi için halkının yanında yer alması gerekmez miydi? Gandi’ye benzemesi için siyasi yöntem olarak şiddeti ret eden bir parti de yer alması gerekmez miydi? Gandi’nin kurduğu parti Hindistan’daki farklı gruplara temel demokratik ve ulusal haklar veren bir partidir.

CHP böyle bir parti midir?

Asla! CHP bu hakları Türkiye’de inkâr eden, kabul etmeyen bir partidir. Herkesi Türk sayan bir partidir.

O nedenle rahatlıkla diyebilirim; hiçbir zaman CHP geleneğinden bir Gandi çıkamaz! Katırın hiçbir zaman doğum yaptığını duydunuz mu hiç?!

Bu da böyledir…