Deniz: Asıl Sorun Siyaset alanının işgal edilmesidir

Ak Parti Mardin Milletvekili Aday Adayı Abdullah Deniz Nusaybin'im.com'a yaptığı açıklamada bölgemizde ve Türkiye'de asıl sorunun siyasetin siyaset dışı yöntem ve odaklarca işgal edilmesinden kaynaklandığını belirtti.
     Geçmiş yıllarda Türkiye'de yapılan darbelerin ve darbe hazırlıklarının temel hedeflerinin siyaseti ve siyasetçileri toplum nezdinde itibarsızlaştırma olduğunu söyleyen Deniz, "Genel de Türkiye'nin özelde de bölgenin asıl sorunu siyaset alanının siyaset dışı yöntem ve odaklarca işgal edilmiş olmasıdır. Türkiye'nin yakın siyasi tarihindeki bir çok trajedinin asıl nedeni halktan oy alarak iktidara gelen siyasi partilerin muktedir olamamalarıdır. Çünkü geçmişte iktidara gelen tüm partilerin, bu siyaset dışı yöntemlerin aktörleri olan kışla, yargı ve bürokratik elit tarafından engellenmesi ve iktidarının küçük bir alanla sınırlandırıldığını görmekteyiz. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 e-Muhtırası ve Ergenekon mahreçli Balyoz, Sarıkız, Ayışığı gibi darbe girişimlerinin tümü siyaset kurumu ve siyasetçinin toplum nezdinde itibarsızlaştırılması ve milletin iradesinin sınırlandırılması projeleridir" dedi.
     Deniz, 2002 yılında iktidar olan Ak Parti'nin Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hukuk dışı ve meşru yöntemlerle siyasi yasaklı haline getirildiğini ve "muhtar bile olamaz" dedikleri genel başkanın başbakan olduğunu ifade etti.
     Ak Parti Mardin Milletvekili Aday Adayı Abdullah Deniz konuşmasına şöyle devam etti:
Kasım 2002 yılında iktidara gelen Ak Parti'nin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu hukuk dışı ve gayri meşru yöntemlerle siyasi yasaklı hale getirilmişti. ('Muhtar bile olamaz' şeklindeki manşetler halen hafızalarda). Siirt'teki seçimlerin iptal edilmesiyle kurduğu partisi iktidar olan sayın Genel Başkan ancak 6 ay sonra TBMM'nin çatısı altında siyaset yapabilme imkanını elde etmişti. Ak Parti'nin 8 yıllık iktidarı, aynı zamanda siyaset dışı odaklarla kapsamlı ve derin bir mücadelenin de tarihidir. Bu mücadele bize siyaset alanındaki bu vesayetlerin ne kadar da güçlü ve köklü olduklarını göstermiştir. Eğer bu dönemde ekonomik, sosyal, kültürel ve dış politikamızda önemli başarılar ve gelişmeler elde edilmişse, bu bahsini ettiğimiz problemlerin kısmen de olsa aşılması neticesinde gerçekleşmiştir. 

    Ak Parti iktidarı ateşten gömlek denilebilecek bu 8 yıllık kesintisiz iktidarında bütün bu engellemelere rağmen halktan desteğin hakkını vererek ve bir bakıma kendini riske ederek siyaset alanını mayınlardan kısmen de olsa temizlemiştir. Önümüzdeki 12 Haziran 2011 seçimleri bu bağlamda son derece önem arz etmektedir. Türkiye ve bölgemizin seçmeni de sağduyusuyla bu gerçeğin farkındadır ki siyaset dışı odaklar boş durmamakta ellerindeki son kozları ne pahasına olursa olsun kullanacaklarının işaretlerini vermektedirler. Önümüzdeki seçimler, Türkiye tarihinde belki de ilk defa dış dinamiklerden bağımsız kendi iç dinamikleriyle bu kadar kapsamlı ve sivil yeni bir Anayasa'nın da oylanması anlamına gelmektedir. 
     Siyaset dışı yöntem ve odaklardan en çok zarar gören bölgemiz insanının bu seçimde de tercihini istikrar ve demokratikleşmeden yana kullanacağına dair kuşku yoktur. Siyaset dışı güç ve baronların bu süreçte tekrar toplumsal mühendislik faaliyetlerini özellikle bölgemiz üzerinden hayata geçirmelerine fırsat verilmemelidir. Seçimlere yirmi dört saat kalmasının bile uzun ve sürprizlere gebe olarak telakki edildiği ülkemizde, siyasi geleneğimizi de hesaba katarak; cin şişeden çıkmıştır, Türkiye demokrasisinin geriye gitmesi söz konusu değildir, bu millet ileri demokrasi liginde yarışacak duruma gelmiştir. Üçüncü dönem Ak Parti iktidarı halkın umutlarının hasat iktidarı olacaktır." / Nusaybinim.com