Mevlana-i Celaleddin-i Rumiye İthafen
/ Nurettin ŞİMŞEK /
Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir diye ferman salar dünya burçlarına Hz. Mevlana. Elmas nasıl yontulmadan mükemmelleşmezse insan da acı çekmeden olgunlaşmaz, eziyetin ardındaki meziyetin şifasıdır bu deva, kalpleri diri tutan demek istiyor Mevlana hazretleri, demek istiyor ki kalplerimiz şifa şarabını nasıl içmeli diye. Şarap dedim ise, henüz üzüm yaratılmazdan evvel bizler sarhoş olanlar, şarap içenler idik, Muhammedîn aşkıyla, Rabbımızın zikriyle sarhoş olanlar idik bizler
Bir nevi bize, zahmetin ardındaki rahmeti öğütlüyor Hz. Mevlana. Yani cihan imparatorluğunu kurmanın o en salih şifresini öğütlüyor, yani ruhumuza sabır zerk edilsin, edilmeli diye öğütler salıyor
Sabır, sabır o en mutmain öğüt, o en narin şekilde gönül dehlizlerine temas eden, aşk sancılarını Rabbin kerem vasfıyla serinleştiren, ehilleştiren
Öylesine aşikâr, öylesine tatminkâr bir gönül ferahlığı ki sabrın selametine ulaşanların hâli, işte bu bir felsefe değil, işte bu bir öğüt değil, işte bu bir ferman değil, işte bu, nur-u âlâ-i mukaddesi-i Muhammed vasfın ardındaki irfanın hikmeti
Ah aman, ah yaa, ey Hü
Ya ya
Ya ey
Sabırrr sabır
Dikenler ve güller hatrına
Diyor yine hazret, derken sanki gönül kaç asır evvel geziniyordu kırsallarda taşralarda, mahzenlerde dehlizlerde, genizler yangın yeri iken ve gönül ararken varlık merkezini yani yaratılış payitahtını, arayış yolculuğundayken bizler ve kervan darmadağın iken
Diyor hazret: Bin kere tövbeni bozmuş olsan bile yine gel Durun! durun akmayın ey nehirler, süzülen akarsular, ruh okşayan şelaleler sizler de durun, siz de şaşa kalın ey sümbüller, laleler, öten bülbüller susun, nakış nakış tabiat sen de hayret kesil
Nasıl bir kavrayış, nasıl bir anlayış ki bu, anlıyor musunuz sizler, siz ey okyanus dibindeki yunuslar anlıyorsunuz değil mi
Rabbe, Rabbin kutlu muştusu olan sevdaya küsülmez, gönül konulmaz bu dergâha, gönül salınır, salın salın gel
Gellll, ki sarsın seni rahmet divanı, kuşatsın diye günahkar beşeri, merhamet nuru sarsın diye seni, gellll, bin kere tövbeni bozmuş olsan bile yine gel
Ve bırak kollarını boşluğa, yürüyemesin ayakların ve donsun ilik ve bitakat kaldığın an gelll, gelll yine gel, yeniden gel, yineleyerek gel, yenilenerek gel, yenileyerek gelll, yönelerek gel
Gel, bin kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel
Şimdi hangi kütüphane, hangi beldedeki âlim bir haşiye açma cüretinde bulunabilir ki bu kutlu fermana
Tebessüm bültenidir, gülsümler diyarında, gülşenler nazarında
Miraç makamıdır makamlar hazanında
Nasıl bir ima ki, ülkeler kurarcasına, fetihler müjdelenircesine, nesiller neşredercesine
Hakkın hakikatlerine ulaşma faslının çetin yolunun emin parolasına bakın hele: Gelll
Gel
Ki tövbeler yeşersin, ki yeşil sarıklılar gülümsesin, ki gaybın askerleri sarsın etrafını
Yine gel, seni gözlüyor nedamet mükâfatı
Kalbim! Sana sesleniyor bak, diyor yine gel
Tövbeler bozmuş olsan da, tövbeler dirilecek yine gel
Bundan ibaret hazret, bundan
Kulun Rabbine meylinin mükâfatsız kalması, Rabbe yakışmayan bir sıfat ola ki, tövbeler arzuluyor Allah
Allah!!! Cellecelâlüh
Hayâ eder Allah, kendisine el açılan Xâlık, hayâ eder mahlûkuna icabet etmemeyi, ellerini boş çevirmeyi. Şimdi kalkın ve bana bir açıklama yapın ey yeşil sarıklı ulu bilgeler, ey sözün süzgecine sahip siz ey şairler, tefekkürün tedrisinin erbabı siz ey mütefekkirler, bu hâli açın, açıklayın
Bu yüzdendir ki yine gel diyor bu yüzden
İcabet etsin diye kulunun arzu hâline Allah! İcabet etsin diye, diyor hazreti Mevlana yine gel
Gönlüm! Naif gönlüm, narin gönlüm! Bu ümit sanadır. Bu yüzden ki sesleniyor Hazreti Mevlana: Biz birleştirmeye geldik, ayrıştırmaya değil Gönlüm! Nedamet doluşacaksın, nedametle birleşeceksin, dikenler boşa değil, boşuna değil
Eğil! Eğil ey gönlüm eğil
Bozduğun tövbeye inat, ümitler hatırına yine gel
Yine gel dikenler kıracağız, üzmeden dikenleri
Güller hatırına dikenler kıracağız
Beni Kürt, seni Türk xalk eden Allah, dikenler diyarında güller yeşertiyor, gönüller birleştiriyor, pişmanlık hamurunda, tövbeler huzurunda
Bütün sözleri, aynı rahimde genleşen, muazzam bir bileşkenin kuytulardan dirilerek gönül diyarına neşvünema bulmanın adıdır Mevlana
Hastalıklı gönlümüze bir bardak su dökenlerdendir ve suyu Kevserden
Sözü, Furkanın dip derin katmanlarına temas eden, ettiren
Kamışın yangınında, neyin namında, semanın sanatında, sanatın saltanatında bir garip derviş idi, ya hazreti Mevlana
Henüz aynı tas aynı hamamım; lakin çok, çok öğüt aldım, isyankâr hâlim çok öğüt aldı senden, senden ya hazreti Mevlana