Yüreklerdeki bandajın pasıyla başlama durumundayım
Dört bir yanı gri dumanlar tüten, gönüllere kahır tüttüren kent
Böyle mi olacaktın, mayınla mı anılacaktın
Ayazların, rüzgârların yonttuğu bir gülün olgunlaşma hâlidir bu hâlsizlik
Yüreklerin, zalim dünyalının zulmüne dayanamama hâlidir bu hâl...
Nusaybin, ebeveynlerin kızıl hülyası, gençlerin naif hayaliydi
Ne olmuş neden olmuş, kim olmuşla ilgili değilim ben
Sebepleri umursamam umursayamam, sonuçlara katlanmak zorunda kalan çocukların, yaşlıların, yaslıların yüreğindeki kor kümesine bakar dururum ben
Nusaybin darmadağın, Nusaybin düş, düşüş
Ey Nusaybin yüksel, yüksel ki konuşulsun bu yükseliş
Hemen baştan uyarmalıyım ki kalbiniz kaldıramayabilir bu dramın akıbetine sebep olan kelimelerimi
Zehir yüklü sözcüklerimin görünmeyen ve söndürülemeyen bir gazabı var
Ne söylememi bekliyorsunuz ki; kelebekler çiçekler ve böcekler mi
Hayır! Asla ve katta!
Adil ol Nur! Hakikati söyle
Diye emrediyor bana Çağ Çağ suyu ve Zeynel Abidin makamı
Adil ol Nur! Allahın adını an ve Peygamberin namını
Kaç acıyla insan ayakta kalabilir ki ve yürürken bile narkozlu bir kader mi bu gam
Ne desem etkileyici olur ki: Annelerin bilmediği bir dünyayı yaşadığını mı söylesem, dışarıda 40 lira için kaçak gözyaşı döken babaların helal gayretini mi, hepsine tanık olup her şeye herkese gizli gizli ağlayan kalbimin zayıflayan omurgasını mı yazayım, ruhumun hayretini mi
Siz de ağlayın, mıcır taşlarının bile ağladığı o drama siz de ağlayın
Sokaklarında bilye oynadığımız o kente ağlayın, ağlayın ki daha da ağlayamasın hiç kimse hiçbir şeye
Soğuk yüzlü cümlelerime yazıklar olsun, söndürmek şöyle dursun yangın yangın kavrulan yüreklerin dünyadaki azabını mı yazsam
Titreyen ömürleri bin kere yaşamanın ne anlamı var, kim şifa olacak Nusaybinlinin hayatına ve hayretine kim
Kendi kendine derin nefeslik akıbetine!
Kim
Yine usulca, yine kuytuda bir başına acı sahipleri
Daha acı anlamlar yüklemişim yüklemlerime, tümcelerime!
Bir kentin kahır ağırlığını kalbinin dehlizlerinde hisseden ancak anlayabilir ünlemlerimi!
Minarelerin bile çilekeş bir üslupla ağladığını duymadınız mı, minareleri ıstırap duyan bir kentin dramıdır kardeşim bu mektup, bu ömür, bu sıla, bu yas, bu büyük kara yara
Belki fark etmediniz ama; herkes bilsin istedim, çıldırmaktan mola vermişti Mor Yakup kilisesinin arkeolojik seyri
Ve Alman köprüsü sanki kahrın anıtı ve dikilmiş âşıkların yangın yürekli hâllerine
Âşıkların aşık kemiği ilik nakli bekliyor bu kentin sancısından, acısından
Yaşlı amcaların kulaklarına ve gözlerine kramp girmiş ve ninelerin yaşamakta zorluk çektiği yaşlılığının ne anlamı kaldığını kim izah edecek bana
Tek bir sebebi var bu tasvirlerimin: Çocuklar hâlâ çocuk ve Cehennem aynı Cehennem
Ve Ortadoğunun kaynayan kazanında Nusaybin hâlâ ayakta ve ayak gri bir pasın bandajında
Üzülme, Hüzünlenme
Şifa Allahtandır, ümit Allaha
Yürek acılılara gelsin bu tasvirim, bu şiirim
Nusaybin
Teni tamir istiyor, ruhuysa nuru-u âlâ-i Muhammedi bir heyecan
Nusaybin
/ Nurettin ŞİMŞEK