YAZILARDüzenleme Tarihi : 06 Ekim 2020 09:54Haber Girişi : 06 Ekim 2020 09:56

Vaiz Mehmet Şara yazdı, Camii ve İlim

Vaiz Mehmet Şara yazdı, Camii ve İlim
Camiler ve Din Görevlileri Haftası müsansebetiyle Nusaybin Müftülüğü Vaizi Mehmet Şara, Camii ve İlim Konulu bir makale kaleme aldı.

İslam medeniyetinde camiler ve mescitler, Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında günümüze kadar hayatın ve toplumsal yaşamın merkezi olmuştur. Camiler ve mescitler diğer toplumsal fonksiyonlarının yanı sıra asrı saadetten günümüze kadar birer  eğitim ve öğretim kurumu olma vasfını da taşımışlardır.

 

Bu manada, müslümanların ilk eğitim ve öğretim kurumunun camiler ve mescitler olduğunu söylemek mümkündür. Hz Peygamberin (s.a.v) Medine’de inşa ettiği Mescid-i Nebevi ile başlayan bu süreç, fethedilen veya İslam’ı kabul eden bölgelerde yapılan camiler ve mescitlerle devam etmiştir. Özellikle Cuma namazı kılınan cami ve mescitler, hem bir ibadet mekanı hem de İslam’ın anlatılıp öğretilmesi için birer eğitim ve öğretim kurumu olarak büyük hizmetler ifa etmişlerdir. Camilerin etkin bir ilim ve eğitim kurumu olma vasıflarını İslam’ın ilk dönemlerinde müşahede etmekteyiz. Mescid’i Nebevi İhtiyaçların karşılandığı, sorunların çözüme kavuşturulduğu, kimsesizlerin himaye edildiği, bireysel ve sosyal düzlemde her türlü mesele ile iligili istişarelerin yapıldığı karaların alındığı bir merkez olarak görev ifa etmiştir. Bütün bu fonksiyonlarıyla beraber Mescid-i Nebi’nin en önemli işlevi edep, adap, ilim ve irfanın aşılandığı bir mektep oluşudur. İnsanlığın güzide nesli sahabe topluluğu mescitten yetişmiştir. İslam’ı öğrenmek gelen kişi ve gruplara Peygamber efendimiz (s.a.v.) dini bu mescitte öğretmiş, ( Buhari, İlim,) uygun zaman dilimlerinde ashaba orada dersler vermiş, (Buhari,İlim,11) soruları mescitte cevaplamıştır. Dolayısıyla bizzat Peygamber efendimizin (s.a.v.) uygulamalarıyla mescit ve camiler her düzeyde ilmi faaliyetlerin yapıldığı önemli bir bilgi ve tefekkür merkezi olmuştur. Peygamber efendimiz bir gün mescide bir kısmı tilavet ve dua ile bir kısmı ilim meşgul olan ki topluluk görünce her iki grubunda hayırlı bir işle meşgul olduğunu ifade ettikten sonra ‘ben mualliminiz olarak gönderildim ‘buyurarak ilimle meşgul olanların yanına oturmuştur.(İbni Mace, Sünen 1)        
 Söz konusu rivayet ve uygulamalar mescitlerin ilim merkezi oluşunu ibadet mekanı olmasından daha güçlü hale getirmektedir. Bu bağlamda önemli bir örnek de Mescid-i Nebi’nin bir bölümünde ibadet eden ve sürekli, ilimle meşgul olan Ashab-ı Suffe’dir. İslam inancı ve düşüncesinde camii ve üniversitenin bütüncül bir bakış içerisinde ele alınması oldukça önemli, özgün ve hayati bir yaklaşımdır. Böylece Müslümanlar, ibadet ile ilmi beraber düşünmüşler, ilimle ilişkilerin; ibadet anlayışı, kulluk bilinci, sorumluluk duygusu ve güzel ahlak ekseninde kurup geliştirmişlerdir. İlmin bizatihi kendisini muhterem kabul edip her alanda insanlara faydalı olacak çalışmalar yapıp, kulluk sorumluğu kısa sürede din, matematik, tıp, felsefe, fizik kimya, astronomi gibi ilmin bütün dallarında büyük bir müktesebat oluşturmuşlar. Binlerce eser telim etmişler. Ve tarihe yön veren buluşlar gerçekleştirmişlerdir. Yine aynı bakışın tabii sonucu olarak Müslümanlar, ilmi, hayatın içinde ve sosyal gerçekliklerden koparmadan çağının meselelerini dikkate olan bir yaklaşımla ele almışlar. Bilgiyi göç devşirmek için değil, insanlığın huzuru için kullanmışlardır.

 

Sonuç olarak İslam medeniyetinde ilmin eğitim ve öğretim ana merkezi camilerdir. Daha sonra ortaya çıkan medrese gibi eğitim kurumları camiasından doğmuştur. Bu sebeple camilerin ilimi anlamda merkez olma vasfını ortaya çıkarmak veya devam ettirmek bütün müslümanların görevidir. Zira Müslüman için cami, bir ibadet mekanı olduğu kadar eğitimin aldığı bir okuldur.

Mehmet ŞARA
Nusaybin İlçe Vaizi