Aşk Ayı

Hani bir gerçeği anlatmak için fazlaca kullandığımızdan asıl mecrasından kayan kavramlar vardır ya. Hani dile fazla dolandırıldığından lisana pelesenk olan ama büyüsünden soyutlandığından anlamsal heyecanını kaybeden terimlerin vardır ya. İşte o talihsiz sözcüklerin başında gelir AŞK kavramı bence. Zira AŞK konulduğu hakiki anlamından koparılıp farklı bir mecraya çekilen böyle bir kelimdedir.
Aynı talihsiz akıbete maruz kalan bir diğer kavram da Ramazan’dır. Aşk denilince nefsani ihtirasların tatmini, Ramazan denilince açlık ve susuzluk düştü bellek aynasına. Oysa her iki kavramın ortak paydasıdır ruh doygunluğu. 
Aşkta olduğu gibi Ramazanda da beden susar, ruh konuşur. Susan kalbin helaki olan konuşan dil susar, kalp lisanı haliyle zikre durur. Nefsi aldıkları gıdalarla kumet atına dönüştüren mide kapaklarına gem vurur, ruh doygunluğa kulaç açar. Bilek prangalaşır günah tarlası kıyısında, kulak sağırlaşır haram sesler sofrasında, göz ama kesilir namahrem peçeleri kaldırmada.
Zira konuşan, buyuran ruhtur. Susan, uyan ise beden…
Beden istikametine ruh kılavuzluk ettiğinden, bedenin haz yüklü heveslerini ruhi erdemlilikler perdelendiğine zemin hazırladığı için Ramazanı bir AŞK ayı olarak görüyorum. Bu ayın lahuti atmosferinde ruh-beden birlikteliği bir başkadır. Süfli yönü ağır basan insanın bu ayda ilahi hikmet gereği yularını ruhun emrine teslim etmektedir adeta. Toprak ve samandan mücessem bir kerpiç misali kovuğunda mahpus kalan ruh bu ayın manevi havasında güneşin bedeninden alıp kuruttuğu suyuna kavuşmaktadır bir nevi.
Hani hep deriz; insan zıtlar birleşiminden müteşekkil. Maddi boyutu, bir balçıktan yaratılmışken manevi boyutu ilahi ruhtan bir nefha taşır. Yılın on bir ayında maddi boyutunu merkeze alan kul adeta manevi boyutuna yan çizerken, bu ayın kutsiyetine atfen doğru istikamete çevirir benlik dümenini. Ramazan Müslümanlığı bu durumdan yaygınlaşmış olsa gerek. Ama olsun belki de bu aydır gelecek müstakbel ayları müstakim rotaya sevk edecek ilk muharrik gücü.
İnsan bu ayın aşkıyla kendi var edişine itiraz eden melekût âlemiyle boy ölçercesine nefsin ihtiraslarına gem vurup ruhu fıtrat suyuyla buluşturmaya yelken açmaktadır. Yapabileceklerini yapmama iradesiyle kendini ispata kalkışan insan, yapamayacaklarını yapmadıklarıyla övünen meleklere irade dersi vermektedir bu ayda.
    Ramazan, ruhları balçık kerpiçlerinden örülü beden surlarının arasında mahpus kalanları özgürleştirici, bedenlerinin arzularına secdeye duran gedaları sultanlık makamına çıkarıcı, etle kemiğin koylarında sıkışıp kalan avamı melekut alemin fezalarına kanatlandırıp havasa çıkaran yelkendir.
    Bedenin ihtiras lağımlarında bocalanan ruh, safiyetini bu ayın AŞK yüklü maneviyatında bulmaktadır. Ruhun meziyeti olan AŞK bedensel arzuların vesilesi haline geldiği gün kutsal bekâretini kaybetmiştir. Bu ayın seyrine ruhunun yularını teslim eden kul, AŞK’a kendi elleriyle giydirmiş olduğu ecnebi ve bir o kadar da abdestsiz kefenin peçesini yırtar kendi iradesinin elleriyle. Artık nisyan oğlu insan kendine gelmiş, süfli maddesini ulvi mayasına öncelemekten vazgeçmiştir.
    İşte süfli yönünü önceleyenlerdir ilahi itapla “Hayvanlardan da beter” olanlar. Zira bu tiplerin bedenleri Kabe-i Muazzamada Lebbeyk diye nidaya dururken ruhları karanlık kuytu bir köşede bir fahişenin koynunda cezbede olabilir. Ama ulvi yönünü önceleyenler nar-ı Nemrutta da olsalar ruhlarının zümrüt tepelerinden Allah’ın selamet nidası en gür seda olarak yankılanır.  İşte “Allah’ın katındakilere onlardan övgüyle söz ettiği kişilerdir” onlar.
On bir ay boyunca insanın unuttuğu yegâne gerçek ebedi olana sınırlı olanın barınak olamayacağı gerçeğiydi. Beden sınırlı aşk sınırsız,  beden süfli aşk ulvi, beden mukayyet aşk ise sonsuz. Bu münasebetle  sahibini ve tutucusunu bedenin açlığından ruhun doygunluğuna çıkaramayan oruç açlık grevinden başka bir eylem değildir.
Ramazanı bir Aşk ayı olarak telakki edip, manevi susuzluklarına bir ırmak olarak görenler, susuzluktan çatlayan dudaklarının kıvrımlarında hasretini abı hayat bilenler, pişmanlıklarının gülümseyişiyle Ramazana kucak açanlardır Ramazanın henün perdesine bürünenler. “Oruç benim içindir mükafatını ancak ben verebilirim” ilahi müjdeye muhatap olanlar.
Oruç tut ki, Oruç da seni tutsun