Bir Başkadır Ramazan kulluğu


Ramazan ayı teşrif buyurunca yüce nebi (s.a.v) şöyle buyurdular ‘‘ Size mübarek olan ay geldi,. Allah size bu ayın orucunu farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları ardına kadar kapatılır ve şeytanlar da zincire bağlanır. Ramazan ayında bir gece vardır ki, o bin aydan daha hayırlıdır. Ramazanın hayrından mahrum olan, büyük bir mahrumiyete uğramış demektir.’’.
            Ramazan orucuyla kul hayatında tezahür eden farklı bir kulluk fotoğrafıdır melekleri bile kıskandıran,  şeytanları ise çileden çıkartan.
            Kendisine bahşedilen bütün nimetlere rağmen ilahi azamete karşı işlemiş olduğu hatalarından utanıp yüzü kızaran, pişmanlık acısını yüreğinde hisseden, fıtrat rotasından çıkmış olan kulluğuna yeniden çeki düzen vermek isteyen herkes için telafisi imkansız bir bağışlanma mevsimidir ramazan ayı. Yüce Allah bu ayın manevi şefaatine sığınarak kapısının tokmağına dokunan hiçbir günahkarın elini boş çevirmeyeceğinin teminatını vermiştir. ‘‘Bana bir adım gelene yürüyerek giderim, bana yürüyerek gelene koşarak karşılık veririm’‘. Duygu ve düşünce dünyamızdaki itaatsizlik her ne ölçüde olursa olsun, cenabı hak bu ayda rahmeti ile kullarına muamele edeceğini taahhüt etmiştir. Gönülden kendisine yönelenlerin sinelerindeki bütün kir ve pasları mağfireti ile izale edeceğini teminat altına almıştır. Yeter ki bir hamle yap ey günaha gırtlağına kadar batmış kul, O (c.c.) seni affetmeye dünden gönüllü.  
            Gerçekten ramazan mevsimi öyle kutsi bir zaman dilimi ki, çatısı altında topladığı engin muhtevası bir okyanus derinliğini andırdığından onu olduğu gibi anlatmak kalemlerin takatsiz kalmasına neden olur.
            Kul sergilediği kulluk vazifesi ile adeta melekut alemine kanat çırpıp meleklerin yerine göz dikmektedir.
            Yemeden içmeden cinsi münasebetten kendini özgür iradesi ile mahrum bırakarak bu isteğini kanıtlamaktadır.
            Gedalıktan sultanlığa giden bu yolun bütün meşakkatlerine göğüs gererek bu umuda yelken açmakta. Avamdan havasa yükselmek için nefsani her türlü arzularını ilahi rızaya kurban etmektedir.
            İlk yaratılış evresinde meleklerin ecdadına istinaden ‘‘ yeryüzünde fesat çıkaracak, birbirlerinin kanlarını akıtacak birini mi yaratacaksın’’  çıkışlarını boşa çıkaran bir kulluk bilinciyle. Yiyebilmesine rağmen yaratıcısı istedi diye kendini yemekten içmekten alıkoyan, ona yaptıkları hamd ü senalarla arşu farşı inletip, etraflarını çepeçevre sarmakla muvazzaf meleklerin hasenatlarını yazmakla yükümlü katipleri yoran bir kulluk edasıyla, meleklerin ilk çıkışlarını boşa çıkaran bir görüntü sergilemektedirler.
            Gelin biz de bu manevi mevsimin uzaktan cazibevi manzarasını seyredip kültürel bir doyum yaşamaktansa onun manevi meyvelerinden yararlanan bir kulluk görüntüsü çizdirelim katip meleklerimize.      
            Bu ramazan vesilesi ile kabarmaya meyil olan nefsani duygularımızı dizginlemeyi içselleştirelim. Resulullah’ın deyimi ile ‘‘Oruç kalkandır’’ hem bizden başkalarına hem de başkalarından bize gelecek kötülüklere ve zararlara karşı bir manevi siperdir. İşte sahip olduğu bu yönü ile oruç, toplumun temel dinamikleri olan vahdeti ve barışı sağlaması ve devam ettirilmesi için vazgeçilmez bir ruhi terbiye programıdır. Çıtası düşüklüğe müptela nefsimizi kulluk bilincinin şuuru ile donatalım. Yazın kavurucu sıcaklığında fethedilmeyi bekleyen benliğimizi ubudiyetin hazzı ile serinletelim. Fıtri birer ihtiyaç olan yemeden içmeden cinsi münasebetten uzaklaşmayla yetinmeyip, melekleşme yoluna hatta meleklere dahi secde ettirecek bir kulluk kıvamına erişelim.
 Ramazanın AZ ile yetinme kanaatini hayatımızın geri kalanına uygulayacak şahane programı benliğimize kazalım.