Kürtçe Konuş Ama Yazma!

Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen son Seçim Kanuna göre, seçimlerde Kürtçe propaganda yapmak serbest ama bunu yazılı yapmak yasak!
 
Bu neye benziyor?
 
Türkü söyle ama onları yazma! Fikirlerini söyle ama onları yazma! Duygularını anlat ama onları yazma! Projelerini söyle ama onları yazılı olarak yapma!
Yazmak Kürtçe için neden bu kadar tehlikeliymiş?
Bunları ileri sürmek ancak konuşma dili ile yazılı dil arasındaki doğrudan bağlantıyı görmek istemeyen şaşkınların işi olabilir. Dil kesinlikle hem konuşulacak hem de yazılacaktır. Konuş ama yazma demek ancak görmemişlerin, yaşamamışların, Dünyadan bihaber olanların toy düşünceleri olabilirler. Hiçbir dürüst eğitimcide, toplum bilimcide, filozofta, sanatçıda, psikologda böylesi çağ dışı görüşlere rastlamak olanaklı değildir.
 
Evet, adı yasama organı olan bir meclis Kürtçe konusunda böyle tutarsız bir karar alabiliyor. Yüce Meclis, Büyük Meclis diye sıfatlandırılan bir kuruluş böyle mantıksız bir karar verebiliyor. Nerede kaldı yücelik ve büyüklük? Binlerce yazılı Kürtçe kitap var bu ülkede, günlük gazete ve dergiler çıkıyor, devletin eliyle yayın yapan bir TV var, üniversitelerde Kürt
Dil Ve Edebiyatı okutulacak…
 
Buna rağmen böyle saçma bir öneri meclisin gündemine gelebiliyor ve yığınla eğitimli insan arasında kanun olarak çıkıyor! Gece gündüz hukuksal gevezelik yapan o meclisteki büyük hukukçular neredeydiler? Bir bardak suda fırtına koparan ve eşit vatandaşlık haklarından söz eden Türk kardeşlerimiz neredeydiler? Böyle bir uygulamayı Kürtçe dışında herhangi başka bir dile karşı uygulayabilir misiniz? Bunu Bulgaristan ya da Yunanistan Türkçeye karşı uygulasaydı siz ne diyecektiniz?
 
Böyle bir saçmalığı kabul etmek nerede görülmüştür! Kürtçe konuş ama yazma!
İşte Türk siyasetçilerinin yeni icadı!
 
Neden Kürtçenin yazılı olmasından bu kadar rahatsız oluyorlar? Bunu anlamak çok zor değil… Yazılı olarak gelişen bir dil, resmi ideolojinin ve milliyetçi ırkçı çevrelerin ileri sürdüğü gibi çobanların dili olmadığı, yetersiz bir dil olmadığı, bununla bilimsel çalışmaların ve yüksek düzeyde siyaset yapıldığını görmek bazıların hesabına gelmiyor galiba. Her alanda rüştünü ispat etmiş bir dilin önüne kesmek ancak akılsızların, cücelerin ve alçakların işi olabilir. Öyle değil mi Allah aşkına? Çeşitli bahaneler üreterek Kürtçenin eğitim dili olmasını engellemeye çalışan milliyetçi ırkçı kesim, garip bir ruh hali içinde siyaset yapmaya çalışıyor. Bir o yana bir bu yana şaşkın şaşkın dolaşıyorlar. Fakat bu alanda hiçbir zaman tutarlı görüşleri yoktur…
 
Günü kurtarmaya çalışıyorlar… Ama engellemeleri nafiledir.
 
Bugün de Kürtlerin en temel hakkı olan anadil de eğitim hakkını engelledik diye böbürleniyorlar. Ama şunun bilinmesinde yarar var; bu ülkede otlarımız ve ağaçlarımız yeşerdiği sürece Kürtler temel haklarından vazgeçmeyecekler!
Bunu görmemek, kabul etmemek başını kuma gömmek değil midir?!
Her ne kadar Kürt halkının mücadelesi sonucunda bazı kesimler imana gelmişse ve bu alanda bazı demokratik adımlar atılmışsa da, hala devlet Kürtler konusunda net bir stratejiye sahip değildir. Devletin günü birlik bir Kürt siyaseti var ama uzun vadeli ve demokratik bir siyaset hala netleşmemiştir. Özellikle Kürtçe eğitim konusunda müthiş bir kafa karışıklığı var.
Ama şunu vurgulamakta yarar var: Herkes gibi Kürtlerinde kendi anadillerin eğitim görmeleri temel demokratik bir haktır. Bu hak uluslararası belgelerde net ifade edilmiştir, normal Türklerin de anlayabileceği bir dille yazılmıştır bu haklar. Anlamak isteyen zaten bunu anlamış ama anlamak istemeyenler de saçma bahaneleri üreterek bu hakkı engellemeye çalışıyorlar. Söz konusu saçma bahaneleri doğru platformlarda tartışmaktan da kaçınan milliyetçi ırkçı kesim, yüksek perdeden demagoji yapmaya çalışıyorlar…
Bu alanda demagoji her derde deva olmuştur! Kim yüksek perdeden şarlatanlık yapıyorsa, günün siyasetçisi unvanını o alıyor. Böylesi siyasetçiler coğrafyamızda bolca vardırlar.
Korkular ve hezeyanlar üzerinde siyaset yapanlar, bir gün mutlaka bu korku ve hezeyanlar altında yok olup gidecekler. Dünya bunun örnekleriyle doludur. Kimse yalanlar, korkular ve hezeyanlar üzerine uzun soluklu bir siyaseti yürütemez. İnsanlar doğru bilinçlendikçe, değişik platformlarda kaynaştıkça, birbirlerini iyi tanıdıkça korku ve hezeyanlar da onlarda uzaklaşmaya başlıyorlar.
 
Bir zamanlar milliyetçi ırkçı kesimler, Kürtlere, “vatandaş Türkçe konuş” diyorlardı!
Şimdi bizlerde Kürtlere şunu demeliyiz; Kürtçe yazmayı öğrenin ve Kürtçe yazın!
 
Şerefxan Ciziri - Nusaybinim.com