Neden Kur'an Tefsiri

Malumunuz yakın bir zaman diliminde yıllardır tahayyül ettiğimiz bir projenin duyurusunu yaptık internet sayfamızda. Bu proje ani ve reflekssel bir anın mahsulü olmaktan öte, yıllardır üzerinde çalışılan, fiiliyata geçirmek için uygun zaman, zemin ve muhatap kitle umud edilen bir projedir.  Bu proje, duyurusu yapılmadan evvel oluşa bilecek her türlü ihtimal masaya yatırarak ve oluşabilecek her türlü sıkıntıya göğüs germeyi hesaba katarak verilmiş bir karardır. Bilinen tarihi bir realitedir ki, halka yönelik icra edilmeye çalışılan her ilk projeler sancılı başlamıştır. Bu projenin de Nusaybin’de bir ilk olması hasebiyle sancılı başlayacağını hesaba katarak başladım. Ve oluşabilecek her türlü negatif reaksiyonun beni ve çağrıya icabet edenleri pozitif yönde kamçılayacağına inancım tamdır.
Bu kısa girizgâhtan sonra neden Kuran Tefsiri sorusunun cevabına gelince; imanın inanların yüreklerinde mahpus ve mahkûm kaldığı, dahası inancın aksiyon görevi görmediği, sahibinin hayat felsefesinin oluşmasında muharrik güç olmadığı her çağda onları silkelemenin ve bakışlarını öz benliklerine döndürmenin tek yolu onları hayat kaynakları ile buluşturma ve barıştırmadan geçmiştir. Bugün kim ne derse desin mikro düzeyde memleketimizde makro düzeyde de bütün bir âlemde gökten indirilen ip ile kendisine indirilen arasında bir kopukluk yaşanılmaktadır. Arayan ve aranılan arasında iletişim bağının devre dışı bırakılmasıyla iletişimde bir kopukluk yaşanılmaktadır. Bu iletişimsizlik halini fırsat bilenler, insanlık ile hayat damarı olan Kuran arasında bazı yapay duvarlar örmektedirler. İslam topraklarını içten ve dıştan istila etmeye çalışanlar, kardeşler arasında fitne ve tefrika tohumlarını ekmek isteyenler, evden istediğini çalabilmek için hırsız edasıyla yerin ışıkla olan irtibatını kesmeyi hedeflemişlerdir. Işık kaynağımızla irtibatımızı kesenler, aile fertleri arasında her türlü fitne tohumunu ekmeyi başarmışlardır. Coğrafyamızda kanla yoğrulmamış bir tek karış toprağın kalmayışının temelinde ümmet anlayışının yok oluşundan kaynaklanmaktadır. Farklı etnik yapıya sahip milletleri ulusçuluğun tefrikasından vahdet şemsiyesi altında ümmet yapan tek güç inananların ortak kutsalı olan ilahi kelamdır. İlahi kelamın tarafsızlığının konuşulduğu hiçbir mecliste haksızlık ve kayırma söz konusu değildir. Bu münasebetle, iptidai noktada farklı kültürlerin birlikte yaşama formülünü sunan Kuran bugün de aynı misyonu üstlenmeye hazırdır. Yeter ki ona kulak veren, onun direktifleri doğrultusunda hayatını dizayn eden bir muhatap kitle bulunsun.
Misyonu, İnsanları, “Karanlıklardan aydınlığa çıkarmak” olan Kuran’ın muhatapları olan insanlık ailesi, aydınlığa çıkan kurtuluş yolunu Kuranın çizdiği rotanın dışında aradıklarından dolayı, hep cehaletin karanlık dehlizlerinin çıkmaz sokaklarında ışıksız kalmışlardır. İnsanlığın kurtuluş kodlarını bünyesinde barındıran ilahi kelam muhataplarında cevap bulamadığı için, onu en sevgiliden sevilene uzatılan bir sevda mektubu gibi aşıklarını beklemektedir. Din adına neyin doğru neyin yanlış; neyin yararlı neyin zararlı; neyin tam neyin eksik olduğunu belirlemede vazgeçilmez kıstas olan Kuran’a Furkan olma gözüyle bakılmadığından, Kuran hala da din istismarcıları tarafından emellerini meşrulaştırmanın başvuru mercii olarak kullanılmaktadır.
Din adına söylenecek sözlerin veya kabul edilecek esasların Kurana uygun olup olmadığının temel referansı Kuran yapılmadığından, yapılan icraatlar söylenilen sözler Kuranın onayına sunulmadan dinmiş gibi telakki edilmektedir. Ortaya çıkan herhangi bir söz veya görüş, ileri sürülen kanaat, Dini söylem ve eylemlerin adeta DNA’sını bünyesinde barındıran Kuran’ın süzgecinden geçilmeden, gerçekliklerini Kuranın referansına dayandırılmadan piyasaya sürülmesi Kuran ahlakına ayıkırıdır. 
Gelin bu proje vesilesiyle benimsediğimiz dinin temel ilkelerini asıl kaynağından öğrenelim, öğrenip de yaşayalım. Bu ilahi öğreti dünün bedevi Arap toplumunu cehaletin lağımlı bataklıklarından çıkarıp, onları bir medeniyetin inşasına öncü yaptığı gibi, bizleri de bugünün geri kalmışlığın köleliğinden efendilik sınıfının tahtına yükselmeye muktedirdir.
Bu projeyi hayata geçirmekten amacımız;
Kuran’ı, kitaplıkların raflarından, hafızların zihinlerden ve okuyucuların dilinden hayatın merkezine taşımak, hayatı Kuranın dinamikleri üzerinde inşa etmek.
Teberrüken okunmasıyla yetinmeyip, anlamıyla hayat bulmaya çalışan bir neslin yetişmesine hizmetkar olmak,
 Kur’an vasıtasıyla Allah ile konuşur bilincine sahip olan bir tasavvurun inşasına aracı olmak. Hz. Peygamber ‘in ifadesi ile “Her kim Rabbi ile konuşmak isterse Kur’an okusun” nebevi düstura vakıf olmak,
Kuranın sebebi nüzulü insan olanı fıtratıyla ile buluşturup tanıştırmak ve Kuran kendisine nazil olmuş gibi okumayı amaç edinmeye aracılık etmek,
Kuran ile yaratan ile Yaratılan arasındaki iletişim ağının önemini kavrayıp kavratmak. Zira bu bağın kopuşu insanlığın kıyamet habercisidir.
Hayata Kuran perspektifinden bakmayı öğrenmek ve Kurani ilkeleri hayatımızın yegane hakimi ve hakemi tayin etmek,
Kuranın ahlakıyla ahlaklanmayı amaç edinip yeryüzünde yürüyen bir Kuran neslinin doğum sancılarını hızlandırmak, Yaşayan Kuran Portrelerinin doğmasına ebe olmak,
Ne mutlu Kuran ile yaşayıp, Kuran için yaşayanlara.