PKK Adına Mücadelenin Özünü Kirletenlerin Sonu mu Geliyor?


30 yıla yakındır çok ağır bedellerle devam eden savaşın sonuna geldik gibi görünüyor. Savaşı sona erdirecek alışverişteki -algülüm ver gülüm- biçimindeki en somut verileri, biz Kürtlerin önderi olmaya tırmanan sevgili dostumuz SIRRI SÜREYYA'nın açıklamasıyla öğrenmiş olduk. Kazanımlar bağlamında öne çıkan maddelerin ne getirisini ne götürüsünü bir tarafa bırakırsak, daha şimdiden savaşı bir rant kapısı gören çevrelerin uykuları kaçmışa benziyor. Süreç, barış veya 'barış ve çözüm süreci' dediğimiz bu şekliyle dahi ilerlediği her adım başında, bahsi geçen rantçıların durum ve davranışlarındaki hareketliliği fark etmemek mümkün olmuyor. Kolay değil; elbette 30 yıllık savaş süresince bin bir hile ile elde ettiklerini korumak yada yaptıkları yada yapılmış tüm pisliklerin üstü akıtılan Kürt gerillasının kanıyla örtüldüğü için, gerek siyasal, gerekse de ekonomik bağlamda palazlanan rantların üzerlerine yenilerini ekleme şansları daralıyor..

Her süreci yada koşulları kendi çıkarları açısından bir rant kapısı olmaya dönüştürme becerisini gösterenler, yarın itibariyle kendilerini siyasi atmosferin değişimine paralel olarak şekillendirme becerisini de gösterecekler. PKK'nin şapkasını başlarına, legal partinin ceketini de omuzlarına atacaklarından kuşkumuz yoktur. Oysa ki, ulusal hakkaniyet mücadelesinin ortaya çıkarttığı değerler üzerinde palazlanan bu rantçıların yarattıkları tahribatın haddi hesabı yoktur! Rant kapısı, sadece ekonomik rantçının at koşuşturmasından bahsetmekle sınırlı değil. Zira rantın en daha can yakıcı bir başka boyutu, düşünsel kaliteleri beş para etmezler siyasi rant peşinde koşanlardır. Kan/viran üzerinden, ekonomik rantın peşinde koşanların ciddi bir sorunla karşılaşacakları tahmin edilmiyor. Zira elde etikleri kazanımlar gelecekteki yedi boy kuşak sülalelerine yetecek kadar büyüktür.

Siyasal rantın peşinde koşanların dramları çok daha can yakıcı olacağına benzer. Zira hayatları boyunca, kişiliklerini, düşünselliklerini, orada burada boy gösterme adına pazarlamaktan başka bir edere sahip değiller…. Savaşın ortaya çıkardığı dramlar, ruhsal ve düşünsel çöküntülere, savaş sonrasında, savaşın yarattığı sendromun, değişen koşulların yerine nelerin ortaya çıkacağını henüz bilmiyoruz. Bu durumu dikkatlice izlemek, yeni şekil ve boyutlarıyla olumsuzluğun ortaya çıkmalarına dikkat edilmeli. Çünkü, olumsuz ortamın yarattığı siyasal kişiliğe sahip olanların en büyük özelikleri, değer yaratıcılarının yarattığı değerleriyle nemalanma sanatını iyi öğrenmiş olmalarıdır. Zira savaş boyunca, siyasal kişiliklerini düşünsel varlıklarını silahın sesi ve namlusunun heybetiyle şekillendiren yaratıklardır.

Savaşın doğal ortamıyla gelişen korku duygusu bu tür siyasal kişiliğe sahip olanların kurşun geçirmez can yeleği olmuştur. Savaş döneminin kendine özgü koşulların yarattığı ortamın, barışın önümüze koyacağı ortamla bahsi geçenlere dikkat edilmesi Kürt hareketin olmasa olmazı olmalıdır. Dolayısıyla, Kürt hareketi her ne kadar Türk devletiyle olan müzakere meşruiyetinin biçimi ve usulleriyle ruh halimiz barışık değilse de, değer sahibi olanların iradesi dışında, Kürt hareketine musallat olan bu kişiliksizlerin temizlenmiş olabileceğinden ötürü, bu barış süreciyle barışığız ve barışık olmaya da devam etmeliyiz.

Etmeliyiz ki, insanlığın yüreğini kavurup yakan büyük bir trajediyi görmezlikten gelmenin ardından, Kürt davasını savunuyor gibi yapıp, Kürt halkının hakkaniyet mücadelesinin oluşturduğu siyasi zemininin rantını kendi kasalarına aktaran, ihtirazlarının kurbanı çıkar düşkünleri ve kendini bilmezlerden hesap sorulma umudumuz artsın. Mücadele içinde yaratılan değerlerler ve kazanımlar üzerinde kendilerini terfileştiren sahtekarların düşmanın çavuşluğundan daha fazla bir çavuşlukla Kürt halkının üzerinde çavuşlaşan hırsızlıkları ortaya serilsin, özlemlerimiz yeşersin. Demokratik alanın olgunlaşması hesap sormanın fırsatını da doğacağı için bu barış sürecinin ekseninde kenetlenmeliyiz. Çünkü, Kürt halkının hakkaniyet zeminini, özü itibarıyla masum ve insanidir.