Yeni TTK’ye Göre Açık Fatura veya Kapalı Fatura

Ticari hayatta karşımıza sıkça çıkan kavramlardan biri de ‘açık fatura’ ve ‘kapalı fatura’ kavramlarıdır. Açık fatura ve kapalı fatura kavramlarının ortaya çıkma nedeni, mal veya hizmet satan tacirin düzenlediği faturada, fatura bedelinin peşin mi yoksa vadeli mi tahsil edildiğini fatura üzerinde gösterme isteğinden kaynaklanmaktadır.
Biz de bu makale ile ticari hayatta karşımıza oldukça sık çıkan açık fatura ve kapalı faturanın ne anlama geldiğini ve ticari hayatta ne gibi bir öneme sahip olduğunu açıklayacağız.

FATURA
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ‘Fatura ve Teyit Mektubu’ başlıklı 23. maddesi faturayı şöyle tanımlamıştır. ‘Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.’
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ‘Faturanın Tarifi’ başlıklı 229. maddesi ise faturayı şöyle tanımlamıştır. ‘Satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.’
Eskiden faturanın üzerine imza atılır ve kaşe basılırsa “açık” veresiye, altına imza atılıp kaşe basılınca “kapalı” peşin olamayacağının hukuki boyutlarını incelesek 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları kanununun 5. Madde hükmü ile illerdeki odalara bölgeler içerisindeki ticari teamülleri tespit edip örf ve adet haline getirmek yetkisi verilmiştir. Ankara Ticaret Odasında bu yetkiye dayanarak 1968 yılında almış olduğu oda kararında faturanın üst kısmına imza atıldığında bedelinin alınmadığı alt kısmına imza atıldığında bedelinin peşin alınmış olduğuna karar vermiştir. Yargıtay Ankara Ticaret Odasının bu kararını esas esas alarak açık ve kapalı fatura kavramlarını kabul etmiş ve böyle bir çok karar vermiştir.  Ancak Yargıtay kararlarında sadece imzanın nereye atıldığının yanı sıra peşinat ve diğer ödemelerin yapıldığı banka dekontu tahsilat makbuzu para hareketlerini izleyen bir belge istemiş öte yandan bu satış faturasının defter kayıtlarına nasıl intikal ettiğine de bakmıştır. Yani burada veresiyemi peşin satış kaydımı şeklinde işlendiğine bakmıştır.
Demek ki önceden imzanın yerinin borç alacak uyuşmazlıklarında önemi bulunmamaktaydı.Böyle olunca bu uyuşmazlıklarda mağdur olmamak için satış yevmiye kayıtlarının peşin veresiye durumlarına göre yapılması ödemelerde dekont makbuz alınması gerekmektedir.Bu da gösteriyor ki eski uygulamada Vergi Usul Kanunu  231 maddesi ile Ankara Ticaret Odasının aldığı kararın yerinde olmadığını göstermektedir.
01.07.2012 tarihinde Yeni Türk Ticaret Kanununun uygulamaya girildiği tarihinden sonra vergi yasaları bakımından durum incelendiğinde Vergi Usul Kanunu 229 ve 232 maddelerinde açık ya da kapalı fatura hükümlerine yer verilmemiştir. Aksine 231 maddede faturanın baş tarafına imza atılacağı hüküm altına alınmıştır. Yani ister peşin olsun isterse veresiye imza Vergi Usul Kanununca faturanın baş tarafına atılır.
Eski Türk Ticaret Kanununun hiçbir maddesinde açık kapalı fatura ile ilgili bir hüküm yokken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu 21. Maddesinde “malı alan kişi karşı taraftan fatura isteyebilir malın bedelini ödemiş ise de bunun da fatura da gösterilmesini isteyebilir” hükmü gelmiştir. Diğer bir ifade ile alıcı satıcının düzenleyeceği faturada bedelinin nasıl ödendiğini (çek , senet, peşin, kredi kartı, vb.)not olarak yazılmasını isteyebilir. Zira istemez de 8 gün içerisinde itiraz da etmez ise içeriği kabul etmiş sayılı ki hak kaybına neden olabilir.
Netice itibariyle şunu ifade edebiliriz: Demek ki imza ve kaşenin yeri faturanın açık ya da kapalı olduğunu göstermede anlam ifade etmiyor. İlk olarak faturayı düzenlerken satış şekli not düşülecek .( peşin, kredi kartı, çek, senet, veresiye vb.)imza kaşe faturanın üst tarafına atılacak. Vadeli ise daha sonra da ödemeler  ile ilgili belgeler (banka dekontu, havale belgeleri, tahsil makbuzları gibi)belgeler saklanacak ve en sonunda bu satış yasal defterlere tahsil edildiği şekil ve vadelerde kayıt edilecek.
FATURAYA İTİRAZ ŞEKLİ :
Faturada yazılı olan satılan malın ya da hizmetin tutarına,  faturada yazılı mal ile teslim edilen malın farklı olması veya malın tutarının ya da yapılan hizmet bedelinin yüksek gösterilmesi gibi nedenlerle yapılmaktadır.

FATURAYA İTİRAZ SÜRESİ :
Faturaya itiraz konusunda Vergi Usul Kanunu’nda herhangi bir hüküm yer almamıştır. Ancak Türk Ticaret Kanunu’nun 21. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ; “Bir faturayı alan kimse,  aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa içeriğini kabul etmiş sayılır.” Hükümde, faturayı mal veya hizmetin alındığı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde itiraz etme hakkının bulunduğu anlamı çıkmaktadır. Yeni Tğrk Ticaret Kanununda “faturanın düzenlendiği tarihten itibaren” değil, “Faturanın alındığı tarihten itibaren” sekiz gün içinde itiraz edilmesinden söz edildiğinden, sekiz günlük sürenin hesaplanmasında, faturanın düzenlendiği tarih önem taşımamaktadır. Kanun koyucunun, faturanın düzenlendiği değil de alındığı tarihi, itirazın başlangıç  tarihi olarak belirlemesinin nedeni, geriye doğru 8 günden önceki tarihin yazılması ya da faturanın 8 gün bekletildikten sonra gönderilerek,  itiraz hakkının engellenmesine yönelik eylemleri önlemek içindir. Faturaya tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde itiraz edilmemiş olması durumun sadece o faturanın miktar ve fiyat yönünden kapsamının kabul anlamını taşıdığıdır. Yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka daha önce teslim edilmiş olduğunu göstermez. Satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine “fiilen teslim ettiğini” ayrıca kanıtlaması zorunludur.

Günün Sözü : “Kendi dilini bilmeyen, başka dili öğrenemez.” (Bernard SHAW)

Abdulbaki AKBAL
S.M.Mali Müşavir
[email protected]