Yok oluş

Evet, durumumuz çok vahim. Canlılar aleminde diğer canlı varlıklardan bizleri ayıran özelliklerimizi kaybediyoruz. Böyle devam ettikçe insanoğlu vahim bir sona doğru gidiyor. Bence insanı insan yapan, insanoğlunun en önemli özelliği içinde barındığı duygularıdır. Merhamet, sevgi, saygı ve tüm duygularımız. Ve kaybediyoruz onları… Yok oluşun pençesinde can çekişiyorlar.

Şöyle bir baktığımız da dünyaya, ne kadar ciddi bir durum olduğunu görmemek mümkün değildir. Merhamet, onsuz bir dünya nasıl olur diye düşünmeye gerek yok, biraz internete girip dünyanın son durumuna bakmak yeterlidir. Saygı, onsuz hiç bir şey olmaz, insanlar birbirinin dinine, diline, ırkına saygı duymadıkça vahşet olayları tanıklık etmeye devam edeceğiz.

Merhamet duygusunu yitiren diktatörlerin nasıl vahşi hale geldiğini görebilecek kadar görme duyumuz gelişmiş. Sadece onlarla kalsa iyi, onlara karşı ayaklanıp vahşi davranışlarda bulunanlara ne demeli. O vahşet anlarını anlatıp kalemimi kirletmek istemiyorum. Bide olanları tiyatro izlermişçesine seyre duranlar, tabi olanları sırf gösteriş amaçlı kullananlarda var. . Aslında bizler korkağın tekiyiz. Kolayı seçeriz hep. Doğruları söylemek zordur. Gerçekler örtülemese de görmezden gelinebilir. Görmek zordur çünkü. Doğruları kabullenmek daha da zordur korkaklar için. İşte biz insanoğlu öyle bir yolda ilerliyoruz ki sonu yok ya da var ama kör karanlık…

Ergen cesareti takınıp kör karanlıkta ilerliyoruz, halbuki yolumuzu aydınlatabilecek duygulara sahipken. Akıl ve duygular her zaman birlikte olmalı, birinin eksikliğinde olabilecekleri görüyoruz şuan.

Biz insanlar, bizi biz yapan duygularımızdan uzaklaşıp tutarsızlaşıyoruz. Benmerkezcilikten kurtulamıyoruz, tutarsızlığımızda bundan zaten. Konforlu evimizde oturup anca kendimizi düşünüp, insani değerlerden uzaklaşmaktayız. Haber kanallarını izlerken atıp tutarız oturduğumuz yerden, ötesi yoktur. Vicdanımız haber saati başlayıp bitene kadardır, ondan sonrası rahat bir şekilde başımızı yatağımıza koyabiliyor, uyuyabiliyoruz.

Bir kitapta okumuştum insani duygularımızı ve duyularımızı kullanmadıkça körelirlermiş. Mesela teknolojinin gelişmesiyle yok olup kaybolan şimdiler de altıncı his diye adlandırdığımız fakat eskiden bir duyu organımız olan duyumuzu kaybetmemiz gibi. Sanırım en önemli insanı duygumuzu kaybetmeye başlamış bulunmaktayız. Ve kaybettikçe dünyanın yaşanmaz bir hal aldığının da farkındayız. Fakat biz gençler bunu istemiyoruz. Sizleri bilemeyiz ama biz vahşi bir ortama ayak uyduramayız, herhangi bir vahşete nasıl ayak uydurulabilir ki.  

Belki yazdıklarım bu vahşete dönüşen dünyayı etkilemeyecektir, belki biz insanoğlu duygularımızı kaybetmeye devam edeceğiz ve yazdıklarımla kalacağımı düşüneceksiniz ama BEN kabullenemem, susturamam kalemimi. Böyle bir konuda hiç bir şey yapmamış dahi olsam en azından yazmış olacağım… Peki, sizler bilgisayar başında oturmuş insanlar, sizler kabul edip tutarsızlaşmaya devam mı edeceksiniz? Sadece kendinize sorun ve cevap verin başkasına değil