SAĞLIK Haber Girişi : 04 Nisan 2011 08:33

Nusaybinli Eczacı Mahmut Aş'ın 'Bitkisel ürünler gerçeği' makalesi

Nusaybinli Eczacı Mahmut Aş'ın 'Bitkisel ürünler gerçeği' makalesi
Eczacı Mahmut Aş, 'Bitkisel ürünler gerçeği' konulu makalesinde hemen her tv'de gördüğümüz bitkisel ürün reklamlarına dikkat çekiyor
Eczacı Mahmut Aş, 'Bitkisel ürünler gerçeği' konulu makalesinde hemen her tv'de gördüğümüz bitkisel ürün reklamlarına dikkat çekiyor. Aş, bazı reklamlarda 'Mucize ilaç' demesini de eleştiriyor ve mucizelerin sadece peygambere has olduğunu belirtiyor.
  
    Nusaybinli Ecz. Mahmut Aş'ın "BİTKİSEL ÜRÜNLER GERÇEĞİ" konulu makalesi;
    Bugün piyasada satılan bitkisel ürünler özellikle OTC (reçetesiz satışı serbest) ilaçlarda reklamın serbest hale gelmesiyle büyük bir reklam ivmesi kazanmıştır.

 Bitkisel ürünlerin ruhsatı sağlık bakanlığından değil tarım bakanlığından alınıyor. Bu ürünler ilaç değil ara ürün olarak ruhsat alıyor. Buna rağmen bu bitkisel ürünler reklamlarda mucizevi ilaçlar olarak sunuluyor. Buna küçük büyük birçok tv kanalından birkaç örnek verelim:

    ‘mucize… çilek…’.: Şunu biliyoruz ki mucizeler peygamberlere aittir. Tıpta normal insan eliyle tedavide mucizeye yer yoktur.

‘yüzde yüz bitkisel, yan etkisi yoktur’:Eczacılık fakültesinde okurken değerli hocamız Prof. Nurettin Abacıoğlu derdi ki; suyun bile yan etkisi vardır. Fazla içerseniz şişersiniz. Yani ilaç ve bitkisel ürünlerin doza bağımlı yan etkisi vardır. Bu nedenle bu çok abartılı bir reklamdır.

‘Türk mühendislerinin buluşu’:Burada milliyetçi duyguların okşanması söz konusudur. Diğer yandan tedavide kullanılacak ilaç ve ürünler mühendislik alanına değil ana alan olarak eczacılık ve tıp alanına girer.

 …kullanmak sizin de hakkınız.’;burada ürün ismini vermiyoruz. Neredeyse herkesin bu ürünü kullanması gerektiği bilinçaltına yerleştirilmeye çalışılıyor.

‘…cilde, derine nüfuz eder.’:Derine nüfuz üstün bir özellik gibi sunuluyor. Aslında bu, tıpta bilimsel açıdan çok da anlamlı bir ifade değildir. Cilde uygulanan bir maddenin dozu ve kana karışma miktarı ile o madenin tedavi ve yan etki açısından etkin özellikleri önemlidir.

‘…öz, bitki özleri…’: Öz kelimesinin ne anlamda kullanıldığı açık değildir. Bilimsel anlamda öz tıbbi bir anlam içermiyor. Hâlbuki reklamlarda öz ifadesi ile ürüne üstünlük elde edilmek istenmektedir. Bitkilerden toz, ekstre; infüzyon, dekoksiyon, polen, vb. hazırlanabilir.

Farmakognozi ve Fitoterapi Derneği başkanı Prof.Dr.L. Ömür Demirezer Tedavide Kullanılan Bitkiler(2007) isimli önemli eserde şöyle der: ‘Konu ile ilgili olarak konunun uzmanı olmayan kişiler tarafından çeşitli  kitaplar yazılarak halkın kendi kendine teşhis koyması ve kendi kendini tedavi etmesi teşvik edilmektedir.’

Prof. Dr Ekrem Sezik de geçen yıllarda eczacılara yönelik düzenlediği seminerlerde basında çıkan bitkisel ürünlerle ilgili yanlışlara dikkat çekmişti. 

Bu ürünlerin bir de fiyatlarına baktığımızda normal ilaçlara göre çok daha pahalı oldukları görülüyor. Her ne hikmetse bu ürünlerin fiyatları 59 tl, 69 tl, 79 tl. diye sürüp gidiyor.

Bu ürünler geniş bir tedavi yelpazesinde sunuluyor. Birçoğunun taahhüt ettiği tedavi birçok ilaçla daha ucuz ve güvenilirdir.

Şunu unutmayalım ki paranın ve reklamın olduğu bir alanda su istimallerin olması kaçınılmazdır. İnsanlar para için Dr. veya prof. unvanlı olsalar da bilimi su istimal edebilirler.

Geçmişte kanser hastaları için umut kaynağı olan ve büyük bir sansasyon yaratan NO (nerium oleander: zakkum) ekstresi ve dr. Ziya Özel olayını hatırlamakta fayda var. 1988’de kanser hastalarını tv programlarına çıkartıp NO (zakkum) ekstresiyle iyileştiklerini söylettiler. Ancak NO ekstresi kullanan bazı hastaların kemoterapi de gördükleri sonra anlaşılmıştı. Sansasyonun da etkisiyle parklardaki çok sayıda zakkum ağacı tahrip edilmişti. Elimizde yeterli veri olmamasına rağmen birçok hastanın aşırı zakkum alarak hayatını kaybettiğine dair ciddi duyumlar alınmıştı. Zakkum bilindiği gibi çok zehirli bir bitkidir. Sonraları batı ülkelerinde bazı doktorlar NO’ dan antikasterojen maddeler ayrıştırdılar. NO ekstresinde antikasterojen maddeler olmasına rağmen tedavide tek başına yeterli olmadığı anlaşılıyor.

20.04.2008 tarihinde Star Pazar gazetesinde yayınlanan dr. Ziya Özel ile yapılan röportajda ‘faz 1 tamamladı, ilacın patentini aldık.’ İfadesi yer almıştır.1988’den 19-20 yıl sonra bir ilacın ilk klinik deneme çalışması olan faz 1’in bittirildiğinin ifade edilmesi önemli bir anlam ifade etmektedir. Dr. Ziya Özel bir de şunu söylüyor:’Şu anda televizyonlarda yalan yanlış o kadar çok şey söyleniyor ki bitkilerle ilgili. Türkiye’deki duruma üzülüyorum.’ Bu sözlerden önemli dersler çıkartmamız gerekir.

 

 Bu arada ilacın geliştirme ve üretiminin tarama testleri, toksisite deneyleri ile klinik deneme safhaları olan faz 1, faz 2, faz 3 ve faz 4’ten oluştuğunu hatırlamakta fayda var. Hatta 3. faz sonucunda alınan ilaç ruhsatından sonra 4. fazda, seyrek görülen yarar/zarar açısından önemli bir etki ortaya çıkarsa ilacın ruhsatı iptal edilir. Binlerce etken madde üzerinde yapılan çalışmalardan ancak bir tanesinin tedavi değeri bulunabilir. Bir ilacın geliştirilmesi için milyonlarca dolar para harcanır. On, on beş,  yirmi yıl gibi uzun süren araştırmalar gerekmektedir. Bitkisel ürünlere baktığımızda geleneksel tedavinin olanaklarını kullanmak isteyenler insanların sağlığını düşünmeden kısa yoldan zengin olmak istemektedirler.

 Sadece reklamlara baktığımızda gerek Sağlık Bakanlığının gerekse Tarım Bakanlığının yeterli denetimlerinin olmadığı görülmektedir. RTÜK’ün suskunluğu ise reklam gelirlerinden mi kaynaklanıyor diye düşünmeden edemiyor insan? GMP (iyi imalat koşulları) ile fiziksel ve kimyasal analizlerin ne derecede yapıldığı konusunda ilgili bakanlıkların kamuyu bilgilendirmesi gerekir.

Fitoterapi bitkilerden elde edilen kısımlarla tedaviye yardımcı veya tedaviyi sağlayan bir eczacılık alanıdır. Eczacıların bu alanda yeterli faaliyette bulunmaması, doktorların da bu alana yabancı olması önemli bir boşluk yaratmaktadır.

Eczacı kazanç için bu tür kampanyalara alet olmamalı. Bilgisi, emeği ve kazancı meslek deontolojisi sınırları içerisinde yer almalıdır. İşletmenin kazancı eczacının meslek ahlakıyla uyuşmalıdır.